Serdar Ermiş

Serdar Ermiş

Normalleşmeyi yanlış anladık

Normalleşmeyi yanlış anladık

Türkiye 1 Temmuz itibariyle normalleşti.

Maske mesafe ve temizlik dışındaki tedbirlerin neredeyse tamamı kaldırıldı.

Sokak kısıtlamaları, seyahat yasaklamaları, işletmelerdeki sayı sınırları tarih oldu.

Tüm bunlar günlük hayatı daha yaşanabilir kılmak içindi.

Ama bir şeyleri yanlış anladık sanırım.

Çünkü sokaklardaki algı salgının sona erdiğiyle eşdeğer.

Maskeler çıktı, sosyal mesafe unutuldu.

İnsanlar salgın önceki döneme döndü. Fakat durum öyle değil. Hala vaka sayımız 5 binli rakamlarda. Hala günde 50'ye yakın kişiyi kaybediyoruz. Hala her gün yeni varyantlar ve riskler var. Bazı riskler artıyor. Hint varyantı bunların başında geliyor.

Hep korktuğumuz, salgın için en büyük risk olarak görülen rehaveti tam anlamıyla yaşıyoruz şu an...

Özellikle tatil beldeleri, turizm işletmeleri, eğlence mekanları, yeme içme yerleri, kafeler ve kapalı mekanlardaki işletmelerde düşündürücü görüntüler ilk günden itibaren ortaya çıktı.

Hafta içi kısıtlamasının kalktığı ilk gece, sanki salgının bittiğinin açıklandığı ilk günü andırıyordu.

Aşıya güveniyoruz ama hala toplum bağışıklığı için en az iki ayımız var.

Görünen o ki temmuz-ağustos aylarında rehavet tavan yapacak.

Özellikle önümüzdeki bayram tatilinde salgın tamamiyle unutulacak gibi görünüyor.

15 Temmuz resmi tatiliyle birleştirilecek bayram tatilinde 11 günlük bir tatil dilimi ortaya çıkıyor.

O dönemde şehirlerarası hareketlilik tavan yapacak.

Bu da özellikle son dönemdeki en büyük risk  olarak görülen Hint varyantının etkinliğini artırabilir.

Bu da Allah korusun bize sonbaharı ve kışı yeniden zehir edebilir.

Çünkü yeni varyantlara karşı bizi aşının ne kadar koruyacağını yaşayarak göreceğiz.

Nüfusunun tamamına yakınını aşıladığı halde vaka sayılarının yeniden yükseldiği ülkeler en büyük endişe kaynağı.

O ülkelerde tedbirler yeniden devreye alınmaya başlandı.

Yani aşıya da çok güvenmemek gerekiyor.

Hayatımızdaki normalleşmenin kıymetini bilmek, maske mesafe ve temizlik tedbirlerine sıkı sıkıya uymayı gerektiriyor.

Yoksa yine evlere hapsolacağız. Yine insanlarımızı kaybedeceğiz.

Yine ekonomik olarak bir çok işletme sıkıntıya girecek.

Yine tatil yapamayacağız.

Yine pikniğe gidemeyeceğiz.

Yine büyüklerimizi göremeyeceğiz.

Bu lafları çok duyduk biliyorum.

Hatta bıktık onu da biliyorum.

Ama bunları hiç unutmamamız gerekiyor.

Virüs yakınlarımıza gelinceye kadar umurumuzda olmuyor çünkü.

Ancak kendi veya yakınlarımızda gördüğümüzde olayın ciddiyetine varıyoruz.

Onu da unutmamız uzun sürmüyor.

Ama unutmamamız, unutturmamamız gerekiyor.

Hatırladığımızda herşey için çok geç olmaması için unutmamamız gerekiyor.

Hani önemli şeyleri unutmamak için parmağımıza ip bağlarız, telefonumuzun alarmını kurarız ya.

İşte salgını da öyle hatırlamalıyız.

Geçen yıl aynı günlerde benzer vaka sayıları vardı.

Haziranda başlattığımız normalleşme bize pahalıya malolmuştu.

Lütfen salgını unutmayalım ve bu yıl aynı şey tekrarlanmasın.

Bu sonbaharı, kışı, baharı, yaşanmamış dönemler listesine eklemeyelim.

Binlerce insanımızı kaybetmeyelim.

Esnafımız yine kara günler yaşamasın.

Kısa hayatımızdan günler, aylar, mevsimler eksiltmeyelim.

Bunun için bize düşen ödev çok da zor değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Ermiş Arşivi