Alimallah, dünya standartlarında bir hata olmasa bari...
Koronavirüs salgını nedeniyle okullarda yüz yüze eğitim yerini uzaktan eğitime bırakmıştı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada '15 Şubat'tan itibaren toplumun, ailelerin, annelerin, babaların, çocukların durumuna baktığımızda okulların artık mümkün olduğu kadar daha yüksek bir kapasiteyle açılması gerektiği noktasında bir kararlılığımız var' demişti. Sıra dışı ve ilginç bulduğu yaşadığımız bu salgın sürecini, dünya standartlarındaki uzaktan eğitim ile taçlandırdıklarını da eklemişti. Pazartesi günü de kabine toplantısı sonrası; önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, salı günü de Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk eğitimle ilgili Kovid 19 salgın çerçevesinde alınan kararları en nihayetinde açıkladı. Buna göre; 15 Şubat'ta eğitim başlıyor. Önümüzdeki hafta eğitimle ilgili "bakalım ne olacak?" diyeceğimiz günler de başlıyor. Köy okulları bu kararla birlikte tam zamanlı yüz yüze eğitime geçiyor. Duruma göre bölgesel değişiklik gösterecek olan köy okulları kararının yanında bir de yine aynı tarihte bağımsız anaokulları da açılacak. İlkokullar ise 1 Mart tarihinden itibaren, haftada 2 gün olmak üzere seyreltilmiş sistemle eğitimlerine devam edecek.
OKULLAR AÇILMALI MI?
Kararlar alındı ama zorunluluk yok. Uzaktan eğitime devam etmek isteyenler devamsız sayılmayacak. Yüz yüze eğitime geçince tüm önlemler alınacak. Peki, daha önce buna benzer karar alınmadı mı? Güz döneminde alınan kararın olumsuz sonucu tez vakitte kendini göstermişti. 9 haftadır süren kısıtlamaların olumlu sonuçları mutlaka var ama son haftalardaki vaka ve hasta sayılarındaki artış yine güz dönemindeki karar sürecine benzer bir dönem olduğunu ortaya koyuyor. Bir de üzerine mutasyonun mutasyonu, yeni varyantlar ve onların tehlikeli boyutlarının hiç de azımsanmayacak şekilde korkutucu olması eklendi. Yine aynı sonuçla karşılaşmayalım da. Arı kovanına çomak sokmak gibi geliyor bana biraz. Az biraz daha mı bekleseydik acaba? Salgın halk sağlığı için ciddi bir tehdit olarak ensemizde duruyor. Malum o dönemde çocuklarda pozitif vaka oranı da bir hayli artmıştı. Gelgelelim diğer yandan çocuklar çok yoruldular bu belirsizlikten, ama eve kapanmaların olumsuz yönlerini düşününce de veliler ve öğretmenler için de iyi olacak gibi. Hakikaten büyük oranda razı olamadım bunları yazınca.
ESNAFIN BELİ BÜKÜLDÜ
Kafe, restoran, bakkal, gazete bayileri, manav, berber bir bir batıyor. Bükülecek bel kalmadı velhasıl. Hepsi borç batağının içinde, verilen destek bunca zamandır oluşan açığı kapatmıyor. Kirasını, primini, vergisini ve giderlerini ödemekte zorlanan esnaf, bu dönemde iyice dibe vurdu. Berbat durumdalar. Açız diyorlar, bu ne acı... Kafeler sanal ortamda iş yapamazken, bakkallar da tam tersi sanal alışveriş mağduru. Büyük marketlerin oluşturduğu dijital alışveriş sistemi hepsini etkiledi.
Küçük esnaf küskün... Pandemi bitince toparlarız ümidi onlarda yok, pandemi bitmeden kapatmasalardı bari. Bir an önce çok daha kapsamlı destek paketlerinin çıkması, devletin yeni bir aksiyon alması elzem.
Diğer yandan önceki yazılarımda sıkça sözünü ettiğim fahiş fiyatlar nefesimizi kesiyor. Fahişin yanında solda sıfır kaldığı aklımızın havsalamızın almadığı çözüm bulunmakta zorlanılan, orta noktanın asla bulunamadığı kriz bu. Çıkış da orada bitiş de orada. Etiketlerde her türlü oyun dönüyor, gram gram psikolojimizle oynanıyor. Halk, esnaf, alan, satan herkes mağdurun mağduru. Ne olacak böyle bilinmiyor ama durum hiç iç açıcı değil. Hey Allah'ım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.