Bu dünyada 415 milyon can daha var...
Dünya genelinde 149 milyonu yoğun çatışma bölgelerinde olmak üzere toplam 415 milyon çocuk savaşın içinde yaşıyor. Dünya nüfusuna göre; 6 çocuktan 1'i travmanın tam göbeğinde, dünya sandığı zulme gözlerini açıyor. Bu korkutucu sonuçlar Çocukları Kurtarın Vakfının "Çocuklar Üzerindeki Savaşı Durdur 2020" raporuna ait.
Bir sabah uyanıyorsun, canın oyun oynamak istiyor, bahçeye iniyorsun, çoktan yağmalanmış duvarların arasında kendince bir türkü tutturuyorsun ve hala umudun var, çocuksun haliyle gülüyorsun ve kafanı kaldırıyorsun gökyüzü yerine savaş bombalarının siyah dumanı senin normalin oluyor, gün geliyor, evinin çatısını aşağıya indiriyor bu kahrolası savaş; anneni, babanı, kardeşini ve tüm varoluş nedenini alıp götürüyor... senin de bedeninden koca bir parçayı... Yaşa yaşabilirsen... Çatışma ortamında çocuk olduğunu bile bilemeden yok olup giden milyonlarca can... Psikoloji nedir anlamadan ruhsal travmanın tam göbeğinde iki lokma ekmekle yaşamaya çalışıyorlar, buna yaşamak ve karnını doyurmak denilirse... Bu çocuklar hayal kurmanın ne demek olduğunu bilmiyorlar, babalarını kapıda beklerken annelerinin endişeli kalbini taşıyorlar, ölüm onlar için en gerçek olgu ve üstelik yaşadıklarının savaş olduğunu biliyorlar da neden olduğunu asla kavrayamadan ölüyorlar, hasarlı kalıyorlar. Psikolojik detaylarına baktığımızda yaşayanlar için savaş bitse ömür boyu kalan derin acılı travmalar. Bedenleri onlara sadece savunmaya geçmeyi öğretiyor... Hiç unutmam Suriye'de Türk askerinden bisküvi ve çikolatasını aldıktan sonra teşekkür edip el sallayarak uzaklaşan o çocuğu, soğuktan yanaklarına işlemiş kırmızıyı ve üzerinde bin kat büyük gelen ceketini...siyah saçlarını, yusyuvarlak her şeye rağmen güleç yüzünü...
Raporun devamında kor gibi yakan sonuçlar şöyle; Afrika'daki 4 çocuktan biri çatışma bölgesinde yaşıyor. Orta Doğu'da ise 3 çocuktan biri çatışma bölgesinde hayatını sürdürüyor. Yıllarca açlık denilince Afrikalı çocukları bildik, zayıflayınca onlara benzetildik de hala anlamadık nefes alan o melekleri.. Peki ne yaptık onlar için, tabağımızı sıyırıp şükretmekten başka?
Suriye, 15 Mart 2011 yılından beri sözde barışçıl rejimin bahanesiyle dört bir yana savruldu. Adı din oldu, toprak oldu, petrol oldu, su oldu, hava oldu ama bir türlü insanlık noktasında buluşamadı kimse. Her geçen gün savaş silahlarının büyüklükleriyle övünen ülkeler, insan vicdanı üzerine bir hazırlık yapamadı. Önemli mesele başlığında; mönüde zengin kokteyllerde, ayaküstü konuşuldu; olan çocuklara oldu, ela gözlü masum kalpler doğduğu gibi pişman edilircesine yok edildi... Manşetlerimiz rakamlarla doldu, ajanslardan gelen dehşet görüntülerini akşam sıcak soframızda izledik... Kimi zaman da sığınanlardan rahatsız olduk, kızdık, bağırdık. Banka hesabına yaptığımız yardımların acabasıyla, geride kaldı gözlerimiz.
Raporun diğer ayrıntılarında ise şu detaylara yer verilmiş; 2010'dan beri çatışma bölgelerinde yaşayan çocuk sayılarında yüzde 34'lük, çocuklara karşı işlenen suçlarda da yüzde 170'lik artış var. Nijerya'da yaklaşık 45 milyon çocuk çatışma bölgesinde yaşıyor. Nijerya'yı, Meksika, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Afganistan takip ediyor. Diğer yandan BM Çocuklara Yardım Fonuna göre, 2018'de 29 milyon bebek çatışma bölgelerinde dünyaya geldi. Afganistan, Somali, Güney Sudan, Suriye ve Yemen'de 5 bebekten birisi ilk çağlarını çatışma bölgelerinde yaşamak zorunda kalıyor. Yemen... Ah Yemen esamisi, hatırı kahvede kalan Yemen... Yoksulluğun, savaşın, hastalığın başkenti Yemen.. Arap Koalisyonunun verdiği geçici umutlarla dünyanın en yoksul ülkeleri arasına hızla giren ülke. Yemen'le ilgili çok çarpıcı bir detay daha vereyim, atılan misket bombalarında özellikle çocukların hedef alındığını biliyor muydunuz? Özellikle küçük parçalı bombaların kullanıldığını ya da... Biz Korona illetiyle, sıcak yuvalarımızda, hafta sonu gittiğimiz kahve evlerinin kapalı olmasının hezimetiyle sözde mücadele ederken Yemen; kolera, korona, yoksulluk, susuzluk, ve savaşla aynı anda mücadele ediyor. Yemen; abluka, karantina ve yardımların ulaştıramamasıyla ilgili derin handikap çukuruna dönüştü...
Dünya çocukları savaş yağmurunda, elimizden dua etmekten başka bir şey gelmiyor. Vicdan muhasebesi gibi gelen yukarıda söz ettiğim bilgiler, muhasebeden daha ağır vicdani bir sorumluluk, ölüm yaş ortalamasının belli olduğu; bilimin, teknolojinin bu kadar ilerlediği geçici dünyada. Çocuklar ölüyor, merhamet, vicdan, insanlık, sevgi ve empati de ölüyor...
"Burası Dünya! Ne çok kıymetlendirdik.. Oysa bir tarla idi; Ekip biçip gidecektik..." Cahit Zarifoğlu
Bu çocukların kuştan kalplerine ağır gelir bu yükler, bu bombalar, bu yitişler, bu acıtışlar...
"ÇOCUKLARI ÜRKÜTÜLMÜŞ BİR DÜNYANIN DENİZİ MAVİ OLSA NE YAZAR, OLMASA NE..." Cahit Zarifoğlu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.