Sima Güleser Polat

Sima Güleser Polat

De haydi vatana bir zafer bırak...

De haydi vatana bir zafer bırak...

Pazartesi günü Kabine sonrası gelen açıklama ile beraber Türkiye Pandemi sürecinde yeni bir döneme daha girdi. Geçtiğimiz yıl üst üste en fazla dört gün ile sınırlı kalan tam kapanma, bu yıl 17 gün ile kendi içerisinde rekorunu kırmaya hazırlanıyor. Türkiye dün akşam saatleri itibari ile eve kapandı. Bazı istisnalar haricinde denetimlerin çok daha fazla hakim olduğu bu kararda, zafiyet olmayacak. Aylardır bu platformda da hep söylediğim buydu. Aç-kapa kafamız kazan gibi oldu. Başta eğitim kararları olmak üzere oldukça yıpratıcı ve kafa karıştırıcıydı geçtiğimiz aylar. İnsanlar kendilerini çaresiz hissedip güven bunalımına girdiler. Ne menem bir belaysa, hayatımızın dört bir köşesine bulaştı. Son haftalardaki vefat sayılarındaki artış ise Koronanın acımasız kıyımının en acımasız göstergesi olarak tablolara yansımaya devam ediyor.

Kararların altında yatan iyi niyetli ekonomik açı bir yana, tam kapanma süreciyle ilk hedeflenen aşılama sürecinin hızlanması oldu. Sıradaki bir diğer önemli  hedef ise kesinlikle turizm. Türkiye'nin bacasız sanayisi turizm sektörünün sekteye uğraması, Türkiye ekonomisinin hele de bu süreçte ciddi yara almasına neden olabilir. Diğer yandan üretim, imalat, temizlik gibi alanlarda istisna tutulan kuruluşlar hariç tüm işyerlerine ara verilecek ve bu kararlarlarla hedeflenen vaka sayısı günlük 5 bin olacak.  İnşallah yok denilecek düzeye el birliği ile ulaşırız.

Her Şey Bir Yana...

Çuvaldızı kendimize batırmamızın zamanı geldi. Alınan kararlara bakış açım bu. Kararlara tonla ses yükseldi ama soruyorum; Kendi öz benliği ile sorumluluk almayan vatandaşa, devlet ne yapsın?

Aylar süren hafta sonu kısıtlamaları ve akşam saatlerinde alınan önlemler kesmedi. Bizi bu hale getiren biziz. Koronayı tam anlamıyla yenen ülkeler bize göre ne kadar nüfus olarak az da olsalar adamlar başardı. Yaptılar bunu. Helal olsun, on binleri topladıkları konserlerde eğlenmek en büyük hakları. İngiltere'de günlük vaka sayısı şu anda günlük bin civarında ve bunu kısıtlamalar olmadan bireysel sorumlulukla başarıyorlar. O kadar öğrenemedik ki geçen onca zamanda, insan üzülüyor. Baştan beri sıkı denetim taraftarıyım, olması gereken geldi sonunda. Biraz salgın dönemlerinin tarihçesini okuyanlar bilirler, tarihler boyu pandemilerin aşılama oranının yüksek olması ve toplum bağışıklığın kazanılması sonucu aşılmış. Bizde aşı ikna timleri kuruluyor. Ya hu, ne çipi, ne geni. Cebinde taşıdığın son model telefon senden istediği her şeyi alıyor bir de aşı alsın madem o kadar yetenekli. Toplum bağışıklığı şart, başka yolumuz yok. Hatta bir gerçek daha var ne kadar direneceksiniz, bu hastalık başımızdan def olana kadar bir değil iki değil daha kaç doz aşı olmamız gerekecek biliyor musunuz? Hemen bitmeyecek, sorumluluk çok; yapmayın ağabeylerim, ablalarım. Bakın konuştum yine. Sıkıldım çünkü, sosyal hayatımın aktifliğinin sorumluluk almayan insanlar yüzünden sürekli aksamasından. Korkuyorum çünkü; ailemden sevdiklerimden daha ne kadar sadece bu sebepten ayrı kalacağım bilmiyorum. Öte taraftan ülke gündemi koronayı kumar baskınları ile birleştirdi. Her gün yeni bir haber, her gün gizlice düzenlenmiş etkinlik ve eğlence ortamları. Madem biz de çıkalım hep beraber yanalım, olur mu ama. Onca uyarıya rağmen kurallara uyulmadı. Maske burun altında aksesuar oldu, market bahanesiyle elde boş poşetlerle parklarda çekirdek çitlendi. Yok içime sinmiyor, gün sayısı belli ömrümü, ben bu sorumsuzluklar altında ezdirmek istemiyorum.

Çok agresif oldu belki ama durum bu değil mi ama? Hepimiz yorulmadık mı? Az daha sabır bitecek. Biz de maske atma videoları çekip Türkiye'nin kurtuluş zaferini kutlayacağız. El birliği, gönül birliği yeter bize. Yapabiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sima Güleser Polat Arşivi