Sima Güleser Polat

Sima Güleser Polat

İğne Etimize Saplandı...

İğne Etimize Saplandı...

Virüs kontrolden çıkmış. Virüs mü kontrolden çıkmış yoksa biz mi çıktık? Vallahi orası meçhul değil, aşikar. İnsanoğlu olarak onca bilimin içinde en ilkel yöntemleri bile uygulamayı beceremedik sanki. Altı üstü biraz sosyal mesafe koyacak, savacaktık başımızdan bu belayı... Ama kazın ayağı hiç de öyle değilmiş. Vaka sayısı, entübe derken geldik mutant, varyant seviyesine.  Hey gidi!

Geçtiğimiz hafta sonu damardan içeri salındı bu mutasyon korkusu. İlk veri son veri derken  yüzde 70 daha bulaşıcı ve ölümcül olduğu konusunda mutabık taraflar oluştu. Bir insan ölüyor üzerine yüzde yetmiş oranında daha mı çok ölüyor, zaten ölmüyor muyduk? Şimdi diyeceksiniz ki o öyle değil, hemen şuracıkta alıyormuş canımızı meret.. Anladım anladım da bu virüs ruhumun dengesini bozdu ya hu !  Neden mi?

Bilim insanları, devlet başkanları, açıklamalarını tüm soğukkanlılıklarıyla yapıyorlar., Aynı zamanda da söyledikleri bu konuyla ilgili herhangi bir bulguya rastlanılmadığı yönünde  Nasıl şimdi, öngörü mü istatistik mi? Paniği başlatan başta İngiltere olmak üzere, Danimarka, Hollanda Güney Afrika ve İtalya'nın yerli mutasyonu. Şimdi bir yıllık verileri incelediğimizde daha ilk baştan yani Şubat ayında ilk mutasyonunu yaşamadı mı bu virüs? Diğer yandan İngiltere’de tanımlanan yeni mutasyona uğramış virüsle ilgili bulaşıcılığın fazla olduğu dışında bilinen ek bir özellik yokmuş. Hakikaten insanın kafası karışıyor.

Yapılan en basit açıklamalardan biri de şu; "Yüzde yetmiş daha hızlı bulaşıyor ancak elimizde net bir bilimsel veri yok. Zaten virüsün adını da ‘Varyant under investigation’ araştırma altındaki virüs koydular. Spike yani bağlantı noktasındaki proteindeki mutasyonun nelere yol açabileceği inceleniyor. Virüsün hastalığı daha ağırlaştırdığı ya da daha hafif şekilde atlatılmasını sağladığına dair bir veri yok." Yani denmek istenen şu ki; virüsün genetik yapısında küçük bir değişiklik olduğu için bu, virüsün daha öldürücü olduğu anlamına gelmez.

Bunca yeni verinin ardında yeni bir bebeğimiz daha oldu; "Corona Mutasyon" Türkiye dahil bir çok ülkede kısıtlamalar arttı. Aşılarla ilgili onca soru kafamızı karıştırırken, yan etkileri konusunda tam uzmanlaştığımızı düşünüyorduk ki  soru baştan değişti. Hipotez miydik, teori olduk mu sorularına onlarcası daha eklendi. Hali hazırda kargolanacak olan aşılar bizi bu durumdan kurtaracak mı? Bilim insanları bu konuda peş peşe açıklamalarını yaptı. Kaç doz iğneleneceğiz o muamma ama en net açıklama BioNTech kurucusu Prof. Dr. Uğur Şahin'den geldi. Benim içime şimdilik su serpen de o açıklama oldu. Şahin; "Aşının mutasyonlara etkisi konusunda problem görmüyoruz. Bu ilk mutasyona uğrayan bir virüs değil. Bundan önce de değişik değişik mutasyonlar vardı. Onları biz geçmiş mutasyonları, hepsini kontrol ettik ve bir sakınca, bir problem görmüyoruz. Yeni mutasyonları kontrol için iki hafta gerekiyor. Biz çok korkmuyoruz." dedi.

Diğer yandan önemli açıklamalardan biri de; Dünya Sağlık Örgütü  Acil Durumlar Programı Direktörü Mike Ryan'dan geldi. İngiltere'de ortaya çıkan yeni tip koronavirüse ilişkin endişe edilecek bir durum olmadığını belirterek, bunun virüs evriminin normal bir parçası olduğunu açıkladı.

Beynimiz Göçtü, Uzaktan Hayran Kaldık                                                            Almanya'nın son açıkladığı verilere göre Almanya'da yaklaşık  2 milyon 800 bin Türk yaşıyor. Öte yandan Almanya'da oy verme hakkına sahip 1 milyon 400 bin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bulunuyor. Bunlardan biri de Prof. Dr. Uğur Şahin. 4 yaşındayken Türkiye'den babasının işi nedeniyle ayrılıp sonrasında Almanya'da zenginler listesinde ilk 100'e girmeyi başarıyor ve bunu "bilim"le "beyin"le yapıyor. Ne yüce bir nasip. İnsanlığa faydalı olmak bu değil de ne? Kendisiyle aşı nedeniyle tanıştığımızdan beri bakış açım hep beyin göçünün sonuçları diye başlık atıyor. Elbette dünya için faydalı ama bizim için kayıp değil mi? Daha nice dahiler var oralarda. Mesleklerini icra etmek için dönmüyorlar yurtlarına, dönemiyorlar; çünkü o kapasiteyi ortaya koyacak imkanlar hala bizde yok. Sağlık sistemimiz bu dönemde kendini olumlu yönde ispatladı ama çok çok daha fazlasına ihtiyaç var. Gönül isterdi ki; aşı, başka ülkelere bizden gitseydi de, bize Türkiye'ye ekstra önem vereceğiz torpili geçilmeseydi. Kısmet... 

Yani demem o ki aslında; Aferin bize! Dahiyane profesör(ümüz) Uğur Şahin'i her izlediğimde aklımdan geçen gururdan öte ne biliyor musunuz? Göçüp gitmiş beyinlerimiz var ve ne yazıktır ki bu durum hala devam ediyor. Nedense bayram sevincim yok. Toprağımızdan kopan beyinlerimiz Avrupa'ya bir bir çekildi vaktinde, nihayetimiz de ortada. Gelişmiş ülkelerin metabolizmasını hızlandırmak için ne gerekiyorsa yapmışız. Prof. Dr. Uğur Şahin'le gurur duymak ne kadar hakkımız bilemedim. Almanya'nın sahiplenmesine çok da şey etmemek gerek velhasılı. Türk'ün uzaklardaki göğüs kabartan simgesi olmaktan ziyade, kocaman kaybıdır. Ülkemiz sınırları içerisinde olsaydı bu buluş bakın o zaman çalınan Mehter Marşlarına. Yok arkadaş, ben üzülüyor ve sahiplenemiyorum ve diyorum ki bak elde neler var... Beynimize sahip çıkmanın tam zamanı, elimizdekinin kıymetini bilip tebrik etmekten öte bir yol da yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Sima Güleser Polat Arşivi