TÜVTÜRK KEKLER Mİ?
İzmir depreminin acılarını yüreğimize gömmeye, göz yaşlarımızı ise içimize akıtarak, Türkiye’de şimdi bu alanda başlayacak yeni siyaset cadı kazanına bakmaya başlıyoruz.
Sağ olsunlar (!) şimdi ülkeyi yöneten ve yönetmeye talip olanlar iktidarı ile muhalefeti ile “sen bunu dedin, ben bunu diyorum”, “Sen bunu yaptın ben bunu yapmadım”... kavgaları ile bizleri ve sizleri iki üç ay daha oyalarlar.
Sonra...
Sonra yine o zaman gündemde ne var büyüklerimiz birbirini suçlarlar biz de işimizi gücümüzü ekmeğimizi aşımızı çocuklarımızı unutur hangi siyasetçi işimize geliyorsa, hangisine inanıyorsak onların dediklerini deriz, onları konuşuruz. Siz ne konuşursanız biz de onları yazarız.
Yani hepimiz aynı gemideyiz.
Yani biz siz ne konuşursanız onu yazarız.
Yazarken de kim güçlü ise onun dediklerini yazarız.
Oldu mu?
O zaman izninizle konularımıza geçelim.
*******
YENİLEME ÇALIŞMALARININ ZAMANI GELDİ Mİ?
Her gün diyoruz ya bizim her Allah’ın günü farklı farklı konularda bilgi sahibi olma ve yazı yazabilmemizin tek kaynağı siz değerli okurlarımız ve samimi dostlarımızdır.
İşte güzel yürekli şehir ve ülke sevdalısı bir abimiz fotoğrafladığı konuyu sizlerle paylaşmımızı istiyor ve şunları yazıyordu:
“Şefik Can Caddesi girişindeki hızlı tren alt geçidin yaya yolları ve köprü bakımı geçen sene sağ olsunla yapılmıştı.
Şimdi döşemelerde yer yer bozulma ve dökülme var.
Kış gelmeden diğer döşemeler de alttan su alıp bozulmadan şimdiden bakım onarımı yapılırsa daha az masrafla önlem alınmış olur ve yaya yolu daha güzel olur diye düşünüyorum.
Ne dersiniz?”
(Not: Bu fotoğraflar SALI günü çekilmiştir.)
......
Teşekkür ediyoruz ve durumu yetkililere iletiyoruz.
******
HER YER KIZARIRKEN
CAN SIKICI ÜRKÜTEN BİLGİLER
GELMEYE BAŞLADI
Koronanın Çin’den sözüm ona küçük bir kasabadan bilmem neden çıkmasından tutun bugün geldiğimiz noktaya kadar kimileri için hayaller, senaryolar falanlar filanlar da olsa zaman zaman kendi kendime düşünüyorum.
Bu söylenenlerin, yazılanların, çizilenlerin yarısı doğru olsa, ya da yarısının yarısı olsa yandık bittik kül olduk.
İşte dün öğle saatlerinde bir ayağı Konya’da diğer ayağı Ankara’da ve çok üst düzeyde yönetimde bulunan bir büyüğümüz şöyle bir bilgi paylaşımı yapıyordu;
Chimera teriminin tıbbi anlamı; Bir insanın kendi vücudunda başka bir insana ait maddeleri barındırması, kimera.
Lusiferaz: Ateş böceklerinin üretiği ışıkta önemli bir katkı payı olan aynı zamanda da Lozan Federal Politeknik Okulu'nun kanser tanısı için geliştirdiği basit, ucuz ve güvenilir bir araçta önemli rol oynayan enzim.
Tanıdığım çoğu kişi zaten aşıya şüphe ile bakıyor ve aşı yaptırmayı düşünmediğini söylüyor. Meçhule sürüklenen bir insanlık tablosu maalesef...
Dört gözle aşıyı beklerken bu tür bilgiler ürkütüyor..”
......................
İnanın böyle bir ortamda böyle bir paylaşımı asla yapmak istemezdim. Ve düşünmezdim.
Kafa karıştırmak gibi bir düşüncemiz asla olamaz. En başta sağlıkçılarımız olmak üzere herkese güveniyoruz.
Ama dedik ya her yeni bilgi bizi allak bullak etmeye devam ediyor.
*******
TÜVTÜRK ASLA BÖYLE BİR ŞEY YAPMAZ(!)
Bir iş adamı dostumuz şöyle bir bilgi paylaşımı yapıyordu;
“Selamünaleyküm Sevgili Uğur;
Kiralama şirketinden şirketimiz için kiraladığımız aracın vize zamanı gelmişti. Bunun için senin de bildiğin gibi randevu almak gerekiyor. Arama motoruna TÜVTÜRK yazınca ilk sıraya geliyor. Tıklayıp sayfaya giriyorsun.
Sırasıyla işlemi yapıyorsun sonunda ödenmesi gereken tutar geliyor 342.20 TL.
Bunun 42.20 TL’sini kredi kartı ile ödeme istiyor.
O an şöyle düşünüyorsun randevu alıp da gelmeyenler oluyor, işi sağlama almışlar diyorsun.
Tüm masraflar kiralama şirketi karşıladığı için biz randevu için bizden alınan 42.20 TL’yi istedik.
Bu uygulamanın kendilerine ait olmadığını “belki danışmanlık yapmışlardır” deyip onun ücreti olabileceğini söylediler.
Bu söyleme tarzı da aslında biliyoruz ama haberimiz yok modunda. Sanki danışıklı dövüş.
Bu kez tekrar sorduk “kardeşim siz erişime izin vermezseniz bu randevu nasıl gerçekleşecek?
Talep ettiğimiz tarih saat sizde de randevu olarak gözüküyor.
Bu nasıl oluyor?”
Dediğimizde kendilerinin bilgisinin olmadığını söyleyerek olayı geçiştirmeler, kaçamak kaçamak cevap vermeler oldu.
Bu da bizi rahatsız etti.
Bu konuşmalardan sonra siteyi iyi bir incelediğimizde GERÇEKTEN OKUNMASI ZOR KÜÇÜK PUNTOLARLA yazılmış, bu sitenin danışmanlık olduğunu yazmışlar.
Bizim gibi balıklama atlayanları düşünürsek cidden iyi bir “kekleme” yöntemi.
Aklımızın almadığı TÜVTÜRK izin vermezse sayfasına kimse giremez.
Yoksa herkes istediği gibi at koşturur değil mi?
İnsan “DANIŞMANLIK adı altında kendilerine ek bir kazanç mı?”sağlıyorlar diye de düşünmeden duramıyor.
Bu rahatsız edici bir durum kardeşim.
Sen de bizim gibi keklenme, bil istedim.”
..........
Devlet kontrolünde bir işletmenin bile bile böyle bir şeye göz yummayacağını umuyorum. Zaten TÜVTÜRK bugün bize kesin bir dönüş yapar. Biz de sizlere iletiriz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Üzülme kaybettiğin her şey başka bir surette bir gün mutlaka geri döner
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Çalan cep telefonlarına cevap verdiğimiz zaman ya da en kısa zamanda, müsait olduğumuz zaman dönüş yaptığımızda daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.