Yılmaz TAŞÇI

Yılmaz TAŞÇI

Teleportasyon/Meta verse

Teleportasyon/Meta verse

Kişinin bedeninin veya bir eşyanın bulunduğu mekân da yok edilip, bir anda başka bir mekânda ortaya çıkarılabileceği düşüncesi yeni değil oldukça eskilere dayan bir konu. “Teleportasyon

Yakın zamanda sıkça gündeme getirilen, Türkçe'ye sanal evren olarak çevrilebilecek olan metaverse ise, kullanıcıların internet üzerinde var olan bir dünyaya bağlanmasını sağlıyor. Facebook, Microsoft, Roblox ve Epic gibi şirketlerin milyarlarca dolarlık yatırım planıyla gündeme gelen metaverse konsepti aslında bir nevi teleportasyon çalışması denilebilir.

“Metaverse”  konusuyla ilgili çok şey söylenebilir. Bunlardan birkaçını kaleme alabiliriz.

-İnsanların internet üzerinden erişebileceği, paylaşılan sanal dünya ortamları.

-İçinde tüm dijital dünyaların bulunduğu kurgusal bir evren.

-Sosyal Normlar ve Değerler Sistemi Kurulma Çabası.

-Çevrimiçi oyunlar, sosyal medya ve sanal gerçeklik gibi dijital dünyadaki sanal bir atmosferi tanımlamak için kullanılan bir terim.

-Yeni gibi bilinse de 1992 yılında kaleme alınan Snow Crash romanıyla insanların gündemine giren bir ifade.

-Dünyadan kaçmaya çalışanlar için bir nevi Sanal sığınaklar/Mağaralar.

-Facebook kurucusu M.Zuckerberg’in internetin evriminde son adım diye nitelediği, büyük yatırımlar yaptığı bir ortam.

-Kripto para birimiyle sanal araziler, binalar, avatarlar, isimlerin satın alındığı /satıldığı sanal dünyalar, bulut tabanlı sunucularda büyük yerler işgal edilen bir dünya.

-Bireysel/toplu olarak sanal geziler, seyahatler, konserler, sergi vb. sanal etkinliklere katılım sağlanabilen bir dünya.

-Etkileşimli sürece geçişle beraber bireyselleşmeye de kapıları sonuna kadar açan bir dünya (!)

-Temel ihtiyaçlarımızı gerçek dünyadan sağlarken, sosyal, kültürel ve diğer tüm ihtiyaçlarımızı sanal dünyadan karşılamamızı isteyen bir evren kurgusu ve daha fazlası…

-Gerçek hayatla da kurgulanan bir evren.(Decentraland’daki araziler, mana ile doların takası dikkat çekici…)

-Oyun, yazılım, internet, arttırılmış gerçeklik donanımları, kripto paralar, blockchain teknolojisini üreten firmaların sağladığı, insanlığa sunulan sahte ikinci hayat (!) mı yoksa insanlığı manüple etme ortamlarımı sorusunu akıllara getiren teknoloji sektörünün en popüler terimi…

Hayatın zorlukları yüzünden yeni geleceği ve gerçekleri kucaklayacak kitle ama hangi gerçeklik?  konusunu gündeme getiriyor.

Bilişim teknolojileri alanında akıllı telefonlardan sonra ki hızlı dalganın yerini karma gerçekliğin alacağının gündemde olduğunu, insanlığın gerçek olanla olmayan arasındaki ayrımın zorlanacağı bir yy’ın içinde olduğumuzu, dikkat edilmezse bu teknoloji ile insanlar yakın zamanda gezegenler arası yolculuk yaptırıldığına, Mars’ta bile gezdirildiğine inandırılabileceklerini yine bu köşede “Karma gerçeklik” adlı yazımda detaylı şekilde dile getirmiştim.

Batı insanı hep makinayla özdeşleştirdiği, ruhu yok saydığı için kendine özgü Sosyal Normlar ve Değerler Sistemi Kurma Çabası gayet normaldir.

Asıl önemli olan bizim duruşumuz, sanal evrendeki konumuz nasıl olacak?

 

Anne burada işler iyi, ser veri yon sır alı yon.

Merak etme beni gayrı, ar veri yon yar alı yon.

Bu nasıl bir alışveriş?

Anlamı yon,  anlamı yon... Hüzün ve Tesadüf, Mustafa Kutlu

Mustafa Kutlu’nun dile getirdiği bir dünyanın girdabına, bahse konu olan sanal batıl bir dünyaya mı kapılacağız yoksa?

Günümüzde adını sıkça duyacağımız; metaverse, sanal, arttırılmış, karma gerçeklikler adı ne olursa olsun, yüce kitabımızda Hz. Süleyman(a.s) ve Belkıs’ın saraya girdiğinde anlatılan olaylara baktığımızda, insanlığın hakikat arayışından ve yolculuğundan vazgeçmediği sürece, gerçeklerin üzerinin örtülemeyeceği ve batıla karşı galip olacağıdır.

İnsanımıza anlatılan ve kurgulanan evrenle ilgili, geçmişte bundan daha ilerisinin olduğunu aşağıdaki ayetlere bakarak ta dile getirelim ki yapılan/yapılmak istenenleri hep birlikte doğru okuyabilelim.

Neml Suresi-﴾15﴿

 Şüphesiz biz Dâvûd’a ve Süleyman’a da bir ilim verdik.

“Bizi mümin kullarının birçoğundan üstün kılan Allah’a hamdolsun!” dediler.

Neml Suresi ﴾38﴿

 (Danışmanlarına dönerek) “Beyler! Onlar boyun eğerek bana gelmeden önce hanginiz o kraliçenin tahtını bana getirebilirsiniz?” diye sordu.

Neml Suresi ﴾39﴿

 Cinlerden bir ifrit, “Sen makamından kalkmadan önce ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter, ben güvenilir biriyim” dedi.

Neml Suresi ﴾40﴿

Bu konuya dair) kitaptan bir bilgisi olan ise, “Ben onu sen göz açıp kapayıncaya kadar getiririm” diye cevap verdi. Süleyman, tahtı yanı başına yerleşmiş olarak görünce şöyle dedi: “Bu, şükür mü yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınayan rabbimin bir lütfudur. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, kerem sahibidir.”

Neml Suresi ﴾44﴿

 Ona, “Köşke gir” denildi. Kraliçe salonu görünce, onu oraya toplanmış su sandı ve eteğini topladı. Süleyman, “Bu, billûrdan yapılmış bir köşkün şeffaf zeminidir” diye uyardı. Kraliçe, “Rabbim, ben gerçekten kendime zulmetmişim! Artık Süleyman’la beraber âlemlerin rabbi olan Allah’a teslim oldum” dedi.

Bu ayetlerde anlatılanlar bize gösteriyor ki; kendine ilim verilen bir peygamberin olağan üstü eserlerin olduğu bir toplulukta ilim ve teknikte çok ileri oldukları bilinen bir hakikat olmalı.

Belli kanun ve ölçülere dayanan kesin bilgi olan ilim konusunda oldukça ileri bir peygamber ve bu konuda yalnız olmadığını da gösteren işaretler, İlim meclislerinde işlerini istişareyle halleden bir topluluk görülmekte. 

Bu durum bize bir daha gösteriyor ki, Batılıların medeniyeti dünyaya biz getirdik savlarını ve buna inananların düşüncesini de boşa çıkarıyor.

Rahmetli Fuat Sezgin’in : “Batı medeniyeti İslam Medeniyetinin çocuğudur.” derken bu sözü laf olsun diye söylemediğini de gözler önüne seriyor.

Unutmayalım ki; teknolojik araçlar, sanal ortamlar bize ait olan değerlerden uzak ve bağımsızdırlar. Sorumluluk insan olarak bizdedir.

Elde edeceği hakikat bilgisi ve ilimlerle, “çöldeki bir kum tanesinin evrendeki yerini öğrenen insanlık” yaratılışı kavradığında, kendisine sunulan sahte sanal gerçekleri görecek, anlamsız olan her şey anlam ifade edecek, sanal olan her şeyin yerini hakikat alacaktır.

Her şey vaktine esir derler. Esir kalacak olan insanlık olmasın yeter…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz TAŞÇI Arşivi