Amerikan ahtapotunun kolları gevşiyor
Haber sitelerinde bir haber. İddialar doğrulandı. Pentagon: ABD askerleri çekiliyor.
Haberin içeriğine bakınca, ABD Savunma Bakanı’nın, ABD Merkez Komutanlığı’na bu yaz, Suudi Arabistan başta olmak üzere Ürdün, Irak ve Kuveyt’ten başta hava savunma varlıkları olmak üzere belirli ekipman ve güç çekmesi talimatını verdiği ifade ediliyordu.
Afganistan’dan da çekileceklerini daha önce açıklamışlardı.
Çekilmenin bölgemizden olması bizim açımızdan önemli. Türkiye’nin kadim coğrafyasındaki hareket kabiliyetini artıracak önemli gelişmeler bunlar. Türkiye’nin medeniyet coğrafyasından uzak kalabileceği düşünülemez zaten.
Amerikan çekilmesinin ağırlıklı olarak Suudi Arabistan’dan olması dikkat çekici. Bunun ne anlama geldiği ve sonuçları yakın gelecekte daha net şekilde ortaya çıkacaktır.
Acaba bu çekilme ABD’nin kendi iradesiyle mi yoksa Suudi Arabistan’ın talebiyle mi gerçekleşiyor? Elbette anlaşılacaktır.
Önemli olan çekilmeleri. “Nasıl”ı “niye”si yok. Sonuç önemli.
Çekilecek ekipmanın bir kısmının tamirat için ABD’ye gideceği ve bir kısmının da başka yerlere konuşlandırılacağı da ifade ediliyor haberde.
Kuyruğu dik tutmak için de bu geri çekilmenin ABD’nin ulusal çıkarlarını olumsuz etkilemeyeceği de vurgulanmış.
Dünyayı saran Amerikan ahtapotunun kolları giderek güçsüzleşiyor. Artık o kadar sıkı saramıyor dünyayı. Üstelik ABD’nin onca üssün ve konuşlandırılmış askerin giderini karşılayacak gücü de yok. Ekonomik olarak da büyük problemleri var.
Trump, kemdisine ABD Başkanlığı’nı getiren kampanyasında “Make America Great Again” sloganını kullanmıştı. Amerika’yı yeniden büyük yapmaktan bahsediyordu. Eskimiş ve çökmekte olan alt yapıyı yeniden yapmaktan ve Amerikan orta direğini güçlendirmekten. Parayı dünyayı saran askeri güce harcamaktan ziyade içeride yeniden toparlanabilmek için kullanmaktan bahsediyordu.
Oysa bize kimse ABD’nin küçüldüğünden söz etmedi. Ya da güç kaybettiğinden.
Oysa onlar Dünya’yı yönetiyordu ve onlar ne isterse o olurdu.
Meğerse gerçek öyle değilmiş. Makyaj aktı artık. Kapatılabilecek gibi de değil. Artık gerçeklerle yüzleşme vakti.
Trump giderse yeniden o eski dediğim dedik diyen ABD’nin geri geleceğini zanneden içimizdeki etki ajanları fena çuvalladı.
Trump döneminde başlayan gerileme, Biden döneminde daha da hızlanacak görünüyor. Önceki dönemde alınan askeri üsleri kapatma ya da asker çekme kararları uygulanmaya devam ediliyor.
Çekilmeler ulusal çıkarlarımıza zarar vermeyecek tarzı açıklamalar da tamamen geri çekilmenin olumsuz psikolojik etkisini kırmaya dönük açıklamalar.
Hep dedik. Dünya durduğu yerde durmuyor. Yeni bir dünya kuruluyor. Türkiye bu yeni dünyada önemli ve etkili bir aktör olarak öne çıkıyor.
ABD etkisi azaldıkça Türkiye gibi yeni güç odakları baş gösterecek.
Türkiye, bölgesinin en önemli aktörü olurken dünya siyasetine de yön veren ülke haline dönüşüyor. Libya’dan Suriye’ye, Balkanlar’dan Azerbaycan’a, Somali’den Katar’a, Afganistan’dan Batı Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyada etkili olacak.
Bu vizyonu içimizdekiler bize göstermek istemese de dışarıdan daha net olarak görünüyor. Türkiye hem yapısal olarak, hem askeri güç hem de etki alanı olarak büyüyor, genleşiyor.
ABD, inişe geçerken Türkiye yükseliyor.
Bölgemizdeki güç odaklarından ve eski SSCB günlerine özlem duyan ve o mirasa sahip çıkmak isteyen Rusya, ABD için hala düşman ama son NATO Zirvesi’nde yapılan gelecek tasavvurunda Çin de düşman olarak hedefe giriyor. ABD’nin dikkatini bölgemizden ziyade Uzak Doğu’ya çevirmesi normal. Bu kez gerçek bir tehdit ve hemen yanı başında yükseliyor. Kayıtsız kalma şansı da yok.
O yüzden kendisi için bataklığa dönmüş olan ve eskisi gibi at oynatamadığı bölgemizden ayrılması normal. ABD çekilirse ki çekiliyor. Peki, boşluk kimin tarafından doldurulacak?
Elbette bunu isteyen ve gönlünden geçiren ülkeler var. Rusya, İran ve İsrail gibi. Bu denklemin en önemli ülkesi Türkiye. Türkiye’nin razı olmayacağı bir denge bu coğrafyada kurulamaz. Bunu sadece biz değil. Bölgede olan, bölgeyle ilgilenen herkes biliyor.
Rusya, son dönemde NATO’nun ve özellikle ABD’nin odağından çıkmak için epey uğraştı. Türkiye’ye bile yanaştı. Surda bir gedik açmak için. Karşılıklı menfaat olduğu için Türkiye de doğrusu oyunu iyi oynadı.
Rusya, Türkiye’yle ilişkilerin yönünü belirlemek ve bazı kararlar vermek için NATO Zirvesi sonrasında gerçekleşen Biden-Putin görüşmesini bekledi. O görüşmeden istediğini alamamış olsa gerek ki Türkiye’ye uyguladığı turist yasağını 21 Haziran itibariyle kaldırdı.
Görünürde pandemi sebebiyle alınmış bir karardı bu. Oysa siyasi bir karar olması daha olası. Sanki öyleydi de.
Doğrusu Biden’dan istediğini almış olsaydı Rusya’nın kararından döneceği düşünülemezdi. Eğer Putin, Türkiye’ye mecbur kalmamış olsaydı bu kararı almazdı.
Rusya, Libya, Suriye, Azerbaycan, Ukrayna, Polonya ve Baltık ülkeleriyle ilişkilerimizden rahatsız. Afganistan’da sadece bizim kalmamıza da muhalefet ediyor. Azerbaycan’da kurulacak bir Türk üssünü kendilerinin savunma yapma ihtiyacını tetikleyecek bir gelişme olarak gördüklerini resmi ağızlardan ifade ettiler. Bu Azerbaycan’da kurulacak bir Türk üssüne karşıyız demenin diplomatik dili.
ABD çekildikten sonra bölgemizdeki satrancın Türkiye ile Rusya arasında oynanacağı çok belli artık. Hem sahada rekabet edip, yeri geldiğinde sahayı da içine alan işbirliği ile bugüne kadar çatışmadan gelebildi iki ülke.
ABD’nin de bölge ile ilgili planları için Türkiye ile işbirliğine mecbur olduğunu anladığını Türkiye karşı sert olacağı pazarlanan Biden’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı sıcak yaklaşımından anlamak mümkün.
NATO’nun liderler fotoğrafına baktığımızda da Türkiye’nin ne olduğunu, nasıl görüldüğünü de anlayabilmek mümkün.
Küçük ayrıntılara odaklanmak yerine büyük resme bakabilirsek gerçek Türkiye’yi görebilmemiz mümkün.
Türkiye öyle bir ülke ki kendi iradesi dışında oradan oraya sürüklenecek, ya da birileri tarafından tehdit edilebilecek, görmezden gelinebilecek bir ülke değil.
Bunu böyle bilmek lazım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.