Fahrettin Damga

Fahrettin Damga

Konya’nın gündemi su

Konya’nın gündemi su

BBN Medya Grup olarak gündemimizde yaklaşık bir haftadır Konya’daki acil su ihtiyacı var. Kimi zaman televizyonumuz BBN Türk’te halka mikrofon uzatarak, kimi zaman gazetemiz BBN Haber’de Konya’nın kanaat önderlerine ayrım yapmadan konuyu soruyor ve aldığımız cevapları yayımlıyoruz.

Konya’nın en önemli sıkıntısının “su” olduğu konusunda bir konsensüs var. Herkes bu problemin bir an evvel çözülmesini istiyor.

Bu yıl yaşanan kuraklığa bağlı gelir kaybından dolayı çiftçilerin de burnundan soluduğu, sıkıntılarına dikkat çekmek için yol kapatmayı bile göze alacak halde oldukları ortada.

Elbette kayıtsız kalmamız beklenemezdi. Konuyla ilgili Konya halkında bir hassasiyet oluştuğu ortada.

Yaptığımız yayın da bu sebeple epey ses getirdi. Arayıp teşekkür eden her kesimden insan var. “Ne olur gündemden düşürmeyin” diye yalvaranlar bile oldu.

Bunca ses getiren haberden rahatsız olanlar olacağını açıkça düşünmemiştik. Meğer varmış. WhatsApp’ıma bir yazı gönderildi. Konya gündemini belirlediğini zanneden bir internet sitesinde yayımlanmış.

İsim verilmese de yazıdaki ayrıntılarda bizim BBN Haber’in 28 Haziran 2021 tarihli manşetteki “Metro mu, su mu acil?” adlı haberimizden bahsediyor.

Duyulan rahatsızlık aşikar. “Ne desem acaba?” kararsızlığında yazılan bir yazı. “Adamları eleştirsem doğru söylüyorlar, konuyla ilgili bir şey yazmasam, ya adamlar muhalefet olsun diye bu işi yapıyorlarsa dostlar niye ses çıkarmadın demez mi?” soruları eşliğinde kaleme alınmış gibi.

Açıkçası yazı, “Hem nalına hem mıhına vurmak” deyiminin vücut bulmuş hali.

Basının görevleri İletişim Fakültelerinde ilk olarak öğretilen konulardandır. Biliriz ki basının en önemli görevi hatta neredeyse varlık sebebi “Kamuoyu oluşturmak”. Biz de bu konuda bunu yapıyoruz.

Son dönemde meslek öyle bir yıprandı ve yozlaştı ki, yazıyı yazanların bu asli görevi hatırlayamamış olmalarını yadırgamadık bile.

Yazıyı okuduğumuzda sadece işte medyamızın hal-i pür melali dedik. Fakat bu vesileye de meramımızı bir kere daha hatırlatma ihtiyacı hissettik.

Biz konuyu gündeme getirirken su ve metro ihtiyacını karşı karşıya getirmedik, getirmeyi düşünmedik. Bu niyet manşette belli edilmiş. Acil olanın hangisi olduğunu, kenti yönetenlerin öncelikli olarak nereye odaklanması gerektiğini anlatmaya çalıştık. Bunu yaparken de masa başından yapmadık. Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat Kurum dahil olmak üzere sorduk. Bu açık niyete rağmen satır aralarından BBN Medya Grup metro projesine karşı sonucuna varmak zorlama olur. Doğrusu iyi niyetli bir yaklaşım da olmaz.

Üstelik bizi halkın beklediği bu yayınlar yüzünden “muhalefet etmek için muhalif olmak” ihtimaliyle ilintilendirmek, birilerinin sizin kulağınıza kar suyu kaçırdığı anlamına gelir ki bu da yaptığınızın gazetecilik olmadığına delalet eder.

Bizim ne yaptığımız ortada. Ne niyetle yaptığımız da. Ben de şimdi “Yapamayanlar utansın?” mı diyeyim.

Doğruyu söylemek, halkın sıkıntısını üstelik çok da açık bir ihtiyacı dillendirmek ne zamandan beri muhalefet oldu? Satır arasında çok yumuşak olarak geçirilen ifade anlayan için tehdit cümlesi haline dönüşür. Bu tarz kelimeleri dikkatli kullanmak lazım.

Biz şimdilik bu muhalefet etmek için muhalif olma tanımlamasını aba altından sopa göstermek olarak görmüyoruz. Fakat elbette tetikte olacağız, “Bizi birileri hedefe mi koydu?” diye.

Konuya böyle yaklaşmanın tek bir hedefi vardır. O da konuyu mecrasından çıkarıp bu yayınların etkisini kırmak istemektir. Bunun başka bir sonucu yoktur.

Yazıdaki garabet bununla da bitmiyor. Bizim yayınlarla ilgili olarak belli ki internet sitesine “Siz bu konuyu niye gündeme getirmiyorsunuz?” diye epey bir baskı olmuş anlaşılan. Bu baskının izlerini yazarın, “İnanın, ‘su’ konusunda Konya’nın en duyarlı kişilerinden biri benim. Her yıl birden fazla kere bu sorunu yazılarımda dile getiriyorum” cümlelerinde gizli.

Bu cümle bana Tek Parti döneminin Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ı hatırlattı. 1944’te ifade ettiği cümleler aklıma geldi. Cümle, Nihal Atsız ve Alparslan Türkeş‘le birlikte tutuklanan Osman Yüksel Serdengeçti‘ye söylenmişti. Aynen şöyle; "Ulan öküz Anadolulu! Sizin milliyetçilikle, komünizmle ne işiniz var? Milliyetçilik lazımsa onu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: Birincisi, çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek. İkincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek."

Bu cümlelerin konumuzla ne ilgisi var?” diyebilirsiniz. Yazar ilgili yazıda, bize sanki “Siz de kimsiniz? Eğer Konya’nın su ihtiyacı konusunda bir yazı yazılacaksa onu da ben yazarım” diyerek racon kesiyor.

Ayrıca bu cümlede Konya gündemini kaçırmış olmanın bir telaşını da görmek mümkün. Anlaşılan bu kez gündemi belirleyememiş, ellerinden kaçırmışlar. Bu sebeple de bu yazıyla konuya bir tarafından giriş yapıyor.

Halkın basından beklentisi de bu yönde. Konya’nın gündemi su ve kuraklık. El birliğiyle karar vericilere bu ihtiyacı hatırlatmak da basına düşüyor. Metro yapılmasın demiyoruz. Öncelik suya verilsin diyoruz.

Bunun başka da yolu yok.

Biz doğruyu söylemeye devam edeceğiz. Bizi birileri işlerine gelmediğinde muhalif olmakla suçlayacak diye de yapmaktan çekinmeyeceğiz.

Zira ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fahrettin Damga Arşivi