Fahrettin Damga

Fahrettin Damga

Türkiye’deki kaset operasyonları ve Sedat Peker

Türkiye’deki kaset operasyonları ve Sedat Peker

Son günlerde yine bir kaset furyası başladı. Hedefin siyaseti dizayn etmek olduğu belli. Bu ülkede yakın geçmişte özellikle FETÖ eliyle yapılan kaset operasyonlarına şahit olduk.

İlk operasyon FETÖ liderine dava açan DGM savcısı Nuh Mete Yüksel’e yapıldı. Sonra bir dönemin en ünlü anchormanlerinden Ali Kırca bir kaset operasyonuna kurban gitti. Yine Ankara’da şu anda bir ilçenin belediye başkanı geçmişte bir kaset operasyonuyla başkan adayı olmaktan el çektirildi. Gerçi o yılmadı, uzun bir aranın ardından mücadele etti ve tekrar siyaset sahasına döndü. O dönemde yapılan bu operasyonların ne anlama geldiğini ancak bugün anlayabiliyoruz.

Kaset ve ses kaydı geçmişten bugüne siyaseti dizayn etmek, güç devşirmek ve rakipleri ekarte etmek için hep kullanıldı.

Hatırlayalım. Kasetle CHP Genel Başkanı’nı değiştirip Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP’nin başına getirdiler. Yine MHP’ye kasetle operasyon çekip Genel Başkan devlet Bahçeli’yi koltuğundan etmek ve MHP’yi ele geçirmek istediler. Devlet Bahçeli oyunu gördü ve teslim olmadı, direndi. Gelecekte hükümete ve Recep Tayyip Erdoğan’a yapılan kaset operasyonlarına da nasıl davranılması gerektiğine dair örnek oldu.

MHP’yi kaset operasyonuyla ele geçirmek isteyenler başarılı olamayınca tarla kongreleriyle partiye el koymaya çalıştılar. Onu da başaramayınca Türk siyasi hayatına yeni bir parti eklediler.

Kaset operasyonlarını hükümeti yıkmak ve dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidardan etmek ve siyasetten tasfiye etmek için de kullandılar. Adı şanı belli olmayan sosyal medya hesaplarıyla aylarca tezviratlar yapıp tehdit ettiler.

Yatakta basıp şafakta asacaklar” diye sosyal medyadan tezvirat yapanlar 15 Temmuz’un altında kalınca kaçacak delik aramaya başladılar. Hala kaçıyorlar ama artık çok da korkuyorlar. Çünkü devlet eski devlet değil, MİT de eski MİT değil. Dünyanın bir ucunda da olsa kulaklarından tutup getiriyor ama bugün ama yarın. Hiç biri yataklarında rahat uyuyamıyor.

Bu operasyonları yapanlar tarih boyunca kendi planlarından ziyade ülkemizle ilgili hain emelleri olan devlet ve odakların taşeronluğunu yaptılar. Bir aparat olmaktan, başkalarının elinde oyuncak olmaktan kurtulamadılar.

Devlet çarkı ağır işler ama işlemeye başladığında da öğütür. Durmaz, her şey kayıt altındadır. Gizlendiğini, saklandığını, kitabına uydurduğunu zannedenler o çark işlemeye başladığında böyle düşünmekle ne kadar büyük bir hata yaptıklarını anlarlar. Devlet çarkı harekete geçtikten sonra hedefe varana kadar durmaz. Önüne çıkanı da ezer geçer.

Yine öyle olacağından şüpheniz olmasın.

Son günlerde devletin kayıtlarında organize suç örgütü lideri olarak geçen Sedat Peker, hazırladığı videolarla özellikle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu hedef alıyor. Aslında bugüne kadar yaptığı icraatlarla terörü bitirme noktasına getiren, halkın gönlünde büyük bir yeri olan hükümetin en başarılı bakanlarından birini hedef alarak her ne kadar adını zikretmemeye özen gösterse de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yıpratma peşinde.

Ben bu noktada videolarda özellikle Erdoğan ismini zikretmeyerek operasyona Ak Parti içindeki bir güç mücadelesi süsü verilmek istendiğini düşünüyorum.

Birileri yeniden en bilindik numarayla sahada. Yani kasetle siyaseti dizayn etme peşindeler. Belli ki hedefleri için önlerindeki en büyük engellerden biri de Süleyman Soylu. Dün akşam TRT Haber’de katıldığı programda Soylu; “Birinci ve ikinci kasedi izledim, hedef Türkiye” açıklaması yaptı. Meseleyi kişiselleştirip hedefi gizleme ve dikkat dağıtmayı hedefliyor olabilirler. Bu operasyonun zamanlaması birilerinin “Mayıs beklentisi” ile de örtüşüyor. Sedat Peker’in Gazeteci Hadi Özışık’la yaptığı görüşmede bahsettiği “Nisanda dönecektim, n’oldu?” cümlesi de ona işaret sanki. Belli ki Nisan’da dönemeyince kaset üzerinden yürümeye başladılar. Dönseydi demek içeriden başka türlü bir operasyon çekilecekti.

İçişleri Bakanı Soylu dün akşamki yayında mafya tipi örgütlenmelerin sadece organize suç örgütü olmadığını zaman zaman istihbarat örgütleri tarafından gayr-i nizami harp unsuru olarak kullanıldıklarını ifade etti. Bugüne kadar ülkemizin başına dünyanın en önemli mafyalarının musallat edilmeye çalışıldığını ama yapılan çalışmalarla o örgütlenmelerin liderleri yakalanarak tasfiye edildiğini açıkladı.

Yani sadece bu değil dedi. Türkiye hedefte. Bu yapı onlardan sadece biri demek istedi.

Uyuşturucu operasyonlarında ulaşılan FETÖ izini anlatırken, Sedat Peker’in açıklamalarının geçmişte Twitter’daki @fuatavni hesabını yönetenlerden biri olan Said Sefa’nın twitleriyle Sedat Peker’in twitleri arasındaki benzerliğe dikkat çekti. Ana Muhalefet Partisi Lideri Kılıçdaroğlu’nun FETÖ argümanlarıyla hareket ettiğini de vurguladı. Özellikle CHP Grup Başkan vekili Özgür Özel’in operasyondan haberi olduğunu açıkladı.

Süleyman Soylu’nun bu noktada can alıcı bir sorusu da vardı. “Sedat Peker hangi siyasetçiye her ay 10.000 $ gönderiyor?” diye sordu. Bakalım ses nereden gelecek.

ABD ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni işaret etti. 15 Temmuz’un arkasında da bu iki ülke var dedi. Özellikle 15 Temmuz’daki rolü sebebiyle Filistinli ama Birleşik Arap Emirlikleri’nin kullanışlı elemanı Muhammed Dahlan hakkında çıkartılan kırmızı bülten ve başına konan ödülü de ifade etti.

Yapılan açıklamalardan devletin bu operasyonla ve perde arkasıyla ilgili dosyasının tamamlanmak üzere olduğu sonucu çıkartılabilir.

Sanki eli kulağında.

Sedat Peker’in açıklamalarındaki gazeteci kısmı ise tam bir facia. Olan bitenin gazetecilik tanımının   herhangi bir yönüyle bağdaşmadığı ortada. Gazeteci ünvanını kullananlar sadece gazetecilik yapmalı. Deşifre olan kasetteki durum nasıl tanımlanabilir artık yorumu size bırakalım.

Durumdan vazife çıkarmak deyimi bu durumu açıklamak için en hafif deyim olurken Süleyman Soylu’nun “Keklemişler” tanımlaması önemli. Belli ki Soylu ile tanışıklıklarını kullanarak Sedat Peker’e arabulucuk yaptıklarını söyleyip kendisi açısından her şeyin normale döneceğini söylenmişler. Peker’in verdiği tepkiden çıkan sonuç bu. Soylu’nun çok eski hatta fotoğrafçılığından bilirim dediği kişinin bu olayda Sedat Peker’i haklı bulduğunu ifade ederek Soylu’nun yanlış yaptığını ifade etmesi de ayrı bir fecaat.

Ayrıca Hadi Özışık’ın Peker’e bir videoda adının geçtiğini, bunun hoş olmadığını ve oraların kırpılması gerektiğini söylediğini gördük. Buradan çekilen videoları Hadi Özışık’ın yayınlanmadan önce izlediği sonucu çıkarılabilir. Aradaki muhabbete bakarsak bu pekala mümkün.

Sonuç olarak Sedat Peker’in videolu açıklamaları kendi planından ziyade Türkiye üzerindeki emellerini gerçekleştirmeye çalışanların uluslararası bir planının taşeronluğundan ibaret.

Türk devletinin alacağı tedbirleri çok yakında görürüz.

SEDAT PEKER’İN AÇIKLAMALARI VE PERDE ARKASI BBN TÜRK’TE

Biz BNN Türk’te bu akşam Sedat Peker’in videolarla yapmaya çalıştığını ve perde arkasını konuşacağız.

Saat 20:30’da Ankara stüdyomuzdan canlı yayınlanacak programa Yeni Şafak Gazetesi yazarı Tamer Korkmaz, Gazeteci-Yazar Talat Atilla, Gazeteci-Yazar Celal Kazdağlı ve Politik Adam programımızın yapımcısı ve moderatörü Gazeteci-Yazar Fehmi Çalmuk konuk oluyor. Olayın derinlemesine tüm yönleriyle analizi, bugüne kadar duymadığınız ayrıntılar ve bağlantılar bu programda dilendirilecek.

Operasyonun arkasındaki güç kim ve hedefi ne?” sorularına da cevap arayacağımız BBN Türk Özel programını kaçırmamanızı tavsiye ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Fahrettin Damga Arşivi