Sima Güleser Polat

Sima Güleser Polat

Topumuz saykoya bağladık...

Topumuz saykoya bağladık...

Saat sınırı olmadan, doyasıya işimizi gücümüzü halledeceğimiz, topluma karıştığımız günler sanki gitgide uzaklaşıp küçülüyor. Artık ne yapacağımızı, bir sonraki adımımızın ne olacağını kestiremiyoruz. Görüntüler küçüldü, akıllar tutuldu. Her şey bitip, fırtına dindiğinde, üzerimize bulaşan enkaz tozuyla beraber ışık görmüş tavşan gibi birbirimize bakacağız. Bana göre yaşadıklarımızın en aşikar tanımı bu.

Hepimizin gözünden umutsuzluk akıyor. Sonuçlar ne kadar olumluya gitse de, 15 aydır yaşadığımız sınırlanmış, korkutulmuş, artık iyiden iyiye patolojik hallerimiz, iyiyi de algılamıyor. Herkes ayrı agresif, herkes dar alanda en yakınından çıkarıyor hıncını, bir çoğunun da telafisi yok artık. Algılar düştü, algılar bozuldu... Hepimiz deliyiz, oh ne ala...

Nasıl iyileşeceğiz?

Koronayı savdık mı başımızdan her şey eskisi gibi olur diyen yanılır. Bilim uzmanlarının ve psikologların, artık son çıkıştaki endişesi kitleler halinde psikologlara akan büyük bir kesimin olacağı yönünde. Hatta artık kademeli de olsa aşısını olanın engellerinin kaldırılıp bir an önce hayata yeniden adaptasyonun başlaması gerektiğini de söylüyorlar. Böylelikle hayat yeniden ivme kazanacak.

Dünya da bu konuya kayıtsız kalmıyor; Elbette küresel salgının kitlesel sonucu olacaktı. Bakın yapılan son araştırmalar ne diyor.

İngiltere'de yapılan araştırma sonucuna göre;  iş kaybı ve sağlık endişelerinin pek çoğu kişinin akıl sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Veriler; 25 bin 935 kişiyle yapılan ankete dayanıyor. Anket sonucuna  göre; 16-39 yaş arası insanların yüzde 29'u, yalnız yaşayanların yüzde 25'i, kadınların yüzde 24'ü, erkeklerin yüzde 17'si ve engellilerin de yüzde 39'u 2021 başından bu yana kendini depresif hissediyormuş. Bir diğer araştırma sonucu da, Covid-19'a yakalanan her üç kişiden birinin psikolojik ya da nörolojik rahatsızlık yaşamasıyla sonuçlanmış. Araştırmaya göre, Covid-19'a yakalananların yüzde 34'ünde enfekte olduktan sonraki altı ay içinde nörolojik ya da psikolojik rahatsızlık tespit edilmiş. Hastaların yüzde 17'sinde yaygın biçimde "anksiyete" görülürken, yüzde 14'üne "duygudurum bozukluğu" teşhisi konmuş. Covid-19 yüzünden hastaneye kaldırılanlarda ise nörolojik etkilere daha fazla rastlanıyormuş.

Nasıl iyileşeceğiz derken, ajanslara yansıyan haberlerle, bataklığın içinde nasıl da debelendiğimizi gördük...

Kadın cinayetleri... Bitmek bilmiyor. Salgın sonuçlarıyla beraber iyice artan acımasız cinayetler... Söylenecek söz yok, alınan yasal önlemler, yapılan eylemler, farkındalık, bakanlığın iyileşmeye yönelik adımları... Bakanlık demişken; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık geçtiğimiz günlerde kadına şiddet konusundan bahsederken talihsiz bir açıklamaya imza attı. Yanık, Nisan 2020'de kadına şiddetin arttığını ve bunun nedeninin ise, 'pandeminin etkileriyle hayata tutunma çabası sonrasında oluşan stres olduğunu söyledi ve tolere edilebileceğini ifade etti. Evet bahsettiğimiz gibi salgın hepimizin psikolojisini etkiledi, ama bu şiddet ve cinayete davetiye çıkarıyorsa eğer, tolere edilmeden hemen eylem alınması gereken bir konu. Daha hafta başında eski eşi tarafından çocuğunun gözleri önünde bıçaklanan kadına içimiz yanmadı mı? Peşi sıra gelen güvenlik kamerasına yansıyan İstanbul'da boşanmak üzere olduğu kocası tarafından kurşun yağmuruna tutulan kadının dramı, hemen sonra gelen Adana'da iki kadın başlarından vurulmuş bir halde ölü olarak bulundu. haberi... Bu ülke gün aşırı eski eşi tarafından öldürülen, yine eski sevgilisi tarafından balkondan itilen kadınların haberini almaktan, üzülmekten yoruldu. Yani bu durumun hoşgörüyle karşılanacak bir yanı yok.  Neyse ki Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın  bu konuyla ilgili zaten süregelen ciddi adımları var.

Kadın cinayetlerinden kafamızı çeviriyoruz bu kez de, iki aile birbirine girdi ortalık savaş alanına döndü, eline silahını alan maganda bir çocuğu öldürdü, rapor vermediği gerekçesi ile doktorunu dövdü, komşuları tarafından taş ve sopalarla darp edilen öğretmen yaralandı... Ah yazmaktan yoruldum. Psikolojik olarak ciddi hasarlar görmüş insanlar cinneti de başkalarına zarar vererek geçirir, sevincini de... Şu şuursuz silahlanmanın da önüne geçilebilse keşke...

Söylemeden asla geçemeyeceğim bir konu daha var ki; gözlerim yerinden çıktı izlediğimde. Yozgat'ta bir kadın, bir benzinlik marketinin içinde şiddetin alasını yaşıyor, o esnada kasiyer para üstü veriyor, parasını alan müşteri, dışarı çıkarken olayın üzerinden resmen zıplayarak geçiyor..  (bu olayla ilgili kişilerin yaşam tarzları ile ilgili bilgiler de geçildi ama kimin umurunda ya da bize ne, gerçek olan ise; orada bir kadın tekme tokat dövülüyordu...)

Ahlar, vahlar, keşkeler...

Sözün özü, iyi değil kimse, iyileşmek için yasa şart hocam!

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sima Güleser Polat Arşivi