Namık CEYHAN

Namık CEYHAN

Toprak Dede’nin ardından

Toprak Dede’nin ardından

Kısa adı TEMA olan Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’nın kurucusu ve onursal başkanı Hayrettin KARACA geçtiğimiz hafta içinde 97 yaşında vefat etti. Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun inşallah.

Kendisiyle 1995-2010 yılları arasında aktif olarak çalışma imkânı bulduğum için ve onu benim karşıma çıkardığı için Allah’ıma binlerce şükürler olsun. Kendisini yakından tanıyan ve üzerimde emeği olan biri olarak bunları yazmam benim boynumun borcudur.

Ömrünün ikinci yarısını çevreye ve toprağa adayan ve erozyonla mücadelesiyle TOPRAK DEDE olarak tanınan Hayrettin KARACA hakkında pek çok ulusal kanalda ve basında yazılar çıktı. Onun nasıl bir ülke sevdalısı, toprak sevdalısı, Türkçe sevdalısı olduğunu; çevreci yaklaşımlarıyla, örnek davranışlarıyla Birleşmiş Milletlerden Cumhurbaşkanlığına, Belediyelerden sivil toplum örgütlerine pek çok kişi, kurum ve kuruluştan sayısız ödül ve başarı belgeleri aldığını, belki okumuş ya da izlemişsinizdir.

Ama yazılmayanlar da var, şimdiki sivil toplum gönüllülerine örnek olacak.

Bunlardan:

-TEMA bir halk hareketidir ama sizler sokaklara dökülmeyeceksiniz. Doğanın ve halkın yararına istemediğiniz konularda alternatif projeler üretecek ilgililere ve kamuoyuna alternatif göstererek taraftar toplayacaksınız.

-Bu ülke sizden sorulur, bana ne, adam sende, bana dokunmayan yılan binyıl yaşasın demeyip üzerinize vazife olmayan işlere karışacaksınız.

-Okumak ibadet, okumamak Cumhuriyete ihanettir. İlgi, bilgi, tepki üçgeninin en önemli ayağı bilgidir. Bilgi ise ancak okumakla olur. (Kendisi kütüphanesinde bulunan 80 bine yakın kitabı birkaç kez hem de altını çizerek okumuştur.)

-Tüketerek ve yok ederek değil, paylaşarak ve bölüşerek mutlu olacağız. Bu dünya sadece biz insanoğlunun bencilliğine kurban etmek için değil tüm canlıların yaşaması için yaratılmıştır. Tüketim alışkanlıklarınızı israf çılgınlığına çevirmeyin.

-Yaptığınız işleri aferin desinler, çevreci desinler diye, ödül bekleyerek yapmayın. Mutlaka bir gören var, o gören vakti saati geldiğinde sizi ödüllendirir.

-Olanın olmayana, bilenin bilmeyene borcu vardır. Sizler de borcunuzu çalışarak ödeyeceksiniz. Toprağınıza sahip çıkın.

Kurtuluş Anadolu kültürüne sahip çıkmaktan geçiyor. Dünyanın kurtuluşu Anadolu kültürüne bağlıdır. (Nitekim bütün mazlum milletlerin umudu bizde değil mi?)

-Fidan dikmek marifet değil önemli olan onu beslemek büyütmektir. Erozyonun çivisi fidan dikmektir. Bulduğunuz her yere dikebildiğiniz her tohumu ekin, fidanı dikin, geri dönüşünü görürsünüz. Toprak nankör değildir.

-Toprak en değerli varlığımızdır. Toprağı hor gören geleceğini zor görür.

-Yukarıdaki örnekleri çoğaltabiliriz. Bütün bunlar benim kulaklarımla duyduğum bizlere öğüt niteliğinde yaptığı sohbetlerden ilk aklıma gelenler.

Tabii yaşadıklarımız da var.

Konya ziyaretlerinde fırsat buldukça Hz. Mevlana’yı ziyaret eder, aman Namık sakın basına haber verme, kimseye reklam olmayalım, biz Allah rızası için hazreti ziyaret ediyoruz. Birileri görsün diye değil derdi.

Konya ve çevresine pek çok kez geldi ve kırsal alanlara birlikte geziler yaptık. 90’lı yılların sonunda böyle bir köy gezisinde köyün bakkalına girdi ve bakkala “sen de kola var mı kola?” diye sordu.  Bakkal var ne olacak dedi ve kola şişelerini gösterdi. O anda 7-8 plastik kiloluk kola şişesi vardı ve parasını ödeyip hepsini satın aldı. Bana getir onları dedi. Hepimiz ne yapacağız diye bakarken köy kahvesinin önüne geldik ve herkesin gözü önünde tek tek boşaltıp yere döktü şişelerini de yere çarparak; “bakın bunlara iyi bakın! Bunlar hem sağlığınıza zararlı hem de bunlara ödediğiniz paralar Müslüman kardeşlerinize kurşun olarak geri dönüyor” dediğinde hepimiz donup kalmıştık.

1997’de Konya’da gerçekleştirdiğimiz gönüllüler toplantısı sırasında Çumra’da bir bahçede (eski başkanlardan birinin) fidan dikimi yapıp dönerken bana yol kenarlarını gösterip “Çocuk sana vasiyetimdir, bu yol kenarlarını ağaçlandıracaksın” dedi ben de gayri ihtiyari “başkanım benin etim ne budum ne? Nasıl yapacağım bunu” dediğimde “Sen yaparsın, yaptırırsın, bakarsın bir babayiğit çıkar gelir, sadece burayı değil bütün yol kenarlarını ağaçlandırır” dedi. İki ya da üç yıl sonra o babayiğit (Sayın Recep KONUK) çıktı ve o yol kenarlarını ağaçlandırmanın yanı sıra ülke nüfusu kadar fidan dikimi hedefini koydu. Allah razı olsun.

Yaşanan tüketim çılgınlığına dikkat çekmek üzere kırmızı süveterini üzerinden çıkarmayan Toprak Dede “Param var ama harcamaya hakkım yok” diyerek yıllarca aynı kazak ve pantolonu ile özdeşleşmişti. 

Evine gittiğimizde kapı açılması için şifreyi söylemeniz gerekirdi. Şifre “TOPRAK, TOPRAK, TOPRAK” bilmiyorsan giremezsin.

TEMA vakfı kuruluşunda ortaya koyduğu, “Ülke topraklarımızı tehdit eden erozyon ve çölleşme tehlikesine dikkat çekmek ve bu mücadelenin bir devlet politikası haline gelmesine katkı sağlamak” amacına ve “Öncelikle ulusumuza, onun temsilcilerine, siyasal partilere ve hükümetlere, resmi ve özel kuruluşlara, eğitim kurumlarına, basın yayın organlarına, toprak erozyonunun nedenlerini, vahim sonuçlarını ve ülkemizin çöl olma tehlikesini anlatmaktır” hedefine çok şükür onun sağlığında ulaştı. Ağaçlandırma bir milli mücadele haline çoktan geldi. Bu konuda rahmetli Karaca’nın ve yol arkadaşı Nihat GÖKYİĞİT’in çabaları her türlü takdirin üzerindedir.

Türkiye “TOPRAK DEDE”sini kaybetti. Umarım layık olduğu değeri gerçek mekânında bulur. Milyonları aşan gönüllüleri, yıllarca birlikte çalıştığı temsilcileri, yavru Tema öğrencileri, gençleri, ülkemiz topraklarına sahip çıkarken daima onu hatırlayacaktır.

Konya’ya kazandırdığı 3 milyonun üzerinde fidanları gördükçe hep kırmızı kazaklı toprak dedeyi hatırlayın ve lütfen bir Fatiha okumayı unutmayın.

Mekânı cennet olsun inşallah. Kalın sağlıcakla.

 

NOT: TEMA Vakfı ile 2011’den itibaren tüm ilişkisini bitirmiş bir doğa dostu olarak yukarıdaki yazı tamamen benim kişisel görüşlerimdir. Kimseyi özellikle de TEMA’yı bağlamaz. NC

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Namık CEYHAN Arşivi