Deniz bitmek üzere
Bazıları çaktırmamaya çalışsa da Konya’da su sıkıntısı alarm veriyor. Durum, KOSKİ’nin 5-19 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirdiği sosyal medya ve billboard çalışmalarına da yansımış durumda.
Gerçi kuraklığın geleceği kış aylarından belliydi ama anlaşılan bahar yağışlarına bağlanmıştı umut. Yoksa halkın su tasarrufuna yönlendirilmesi için yapılan kampanyanın başlaması Haziran ayının ilk haftasına kalmazdı.
Sosyal medyada başlayan farkındalık kampanyası billboardlarla desteklenmiş. KOSKİ, suyla ilgili bilinen deyim ve atasözlerini değiştirerek farkındalık oluşturmaya çalışmış.
Kampanyada “Su akar yatağını bulur” atasözü, “Su akar kaybolur” şekline dönüştürülmüş. “Su gibi git gel” deyimi, “Su gibi tükenme”, “Su gibi aziz ol” sözü de “Su gibi yok olma” şeklinde billboardlarda yer almış.
Geç kalınmış olsa da örnek bir çalışma. Bir taraftan sıkıntı yaşanırken bir taraftan israfı gözden kaçırmamak lazım.
Durum ciddi. Öyle pansuman tedavisiyle de ortadan kalkacak bir sıkıntı değil. Kalıcı çözüme ihtiyaç var. Hem de öncelikli olarak.
KOSKİ’nin sitesine baktığımızda Altınapa Barajı’nın doluluk oranının % 49, Bağbaşı Barajı’nın % 30 olduğunu görmek mümkün.
Sadece tarım alanlarında değil sıkıntı, o yüzden problem sadece çiftçilerin değil. O yüzden kafayı kuma gömmek kimseyi kurtarmaz. Tehlike kapımıza dayanmış durumda. Daha Temmuz ayının başındayız, yazın en sıcak günleri henüz gelmedi ama barajların durumu malum. Havalar ısındıkça buharlaşma daha da artacak.
Küresel ısınma gün geçtikçe alarm veriyor. Yani gidişat kuraklığa doğru. Tedbir de ona uygun olmalı. Meteorolojik tahminlere bırakılamayacak kadar önemli bir kavşaktayız. Kimilerinin işgüzarlık yapıp su kaynakları ile Konya arasındaki kot farkını bahane etmesine aldırmadan, bir gün bile gecikmeden meseleye acilen eğilinmeli.
Dün sadece çiftçileri etkileyeceği zannedilen kuraklık artık bugün Konya’da yaşayan herkesin problemi. Allah korusun tedbir alınmaz böyle giderse musluklarımızdan su yerine sadece tıssss sesi gelecek.
Dün bahçeye sebze ekerken ya da dikerken küreklerin suya battığı arazilerde bugün artık 35- 40 metrelerden su çıkmaz oldu. Bırakın 35-40 metreleri 300 metreden su çıkmıyor artık. Obruklar hayatın gerçeği haline dönüşmüş durumda. Çölleşmeye doğru gidilen bir süreç yaşanıyor.
Yaşadığımız kuraklık sadece bu yılı değil, gelecek yılı da etkileyecek görünüyor. Bazı büyük tarım şirketleri bu sebeple gelecek yılın yatırımlarını askıya almaya başladı bile. Kuraklık kıtlığa dönüşmesin deniliyorsa ki denilmeli, eller taşın altına girmeli.
Aslına bakarsanız Konya Ovası’nda yaşanan kuraklık konusunda çiftçilerin uyarıldığını ve suya çok ihtiyaç duyan bitkileri ekmemeleri yönünde tavsiyelerde bulunulduğunu iddia edenler de var. Geçtiğimiz günlerde yaşanan yol kapatma eylemi bu gerçeğe rağmen uyarıları dinlemeyip yapılan ekimlerden zarar eden çiftçi hemşehrilerimize atfediliyor.
Yani aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliymiş.
Fakat geleneksel alışkanlıklar bazen tehlikelere karşı gözümüzü bağlayabiliyor. Alışkanlıklardan vazgeçmek her zaman kolay olmayabiliyor.
Ayrıca bazı tuhaf durumlar da yok değil. Konya Ovası’nda Tarım Bakanlığı tarafından mısır ekimine teşvik verildiği konuşuluyor. Teşvik varsa çiftçinin rağbet etmesi normal de mısır çok suya ihtiyaç duyan bir bitki olduğu için şu anki duruma ne kadar uygun olduğunu siz değerlendirin.
Durum pandemiyle hayatımıza giren kavramlarla ifade edilebilirse durum şöyle; eski normal artık bitti. Yeni normalle devam etmemiz lazım. Tüm hazırlıklar dün planların ertelenmesine sebep olan yer altı su zenginliğinin bitmek üzere olduğu gerçeğine göre yapılmalı. Belki yeni bir master planla ovadaki geleneksel ekim alışkanlıkları yeniden düzenlenmeli.
İnsanın dili varmıyor ama deniz bitmek üzere. Bölgeye düşen yağış miktarının giderek düşmesi bir çanak olan Konya Ovası’nın yaşadığı yer altı suyu bolluğunu da maalesef bitirmek üzere.
Mevcut durumun karar vericilerimiz tarafından sürekli ve öncelikli olarak gündemde tutulup çözümü için el birliğiyle çaba gösterilmesi lazım.
Problem hepimizin problemi. Kimsenin benim derdim değil deme şansı yok. Az ya da çok hepimizi etkileyecek. Ama susuzluk ama gıda sıkıntısı olarak.
İçinde bulunulan durum gözümüzü kapatarak, kafamızı kuma gömerek geçiştirebilecek bir durum değil. Önce durumun zor olduğu gerçeği kabul edilecek, yüzleşilecek. Sonra çözüm için harekete geçilecek.
Konya olarak problemle yüzleşme konusunda bile sıkıntı var. Çözüm için ise varın siz düşünün. İnşallah çözüm iradesi ve harekete geçme konusunda daha fazla geç kalınmaz. Zira vakit nakittir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.