Sima Güleser Polat

Sima Güleser Polat

"Küre"cek suyumuz ısınıyor...

"Küre"cek suyumuz ısınıyor...

Güneş siteminin döngüsünden kaynaklanan ve jeolojik zamanlarda ortaya çıkan buzullar, şimdilerde oluşmayı bir kenara bıraktı ve eriyerek yok olmaya başladı. Geçtiğimiz günlerde ABD Ulusal Buz Merkezi tarafından, dünyanın en büyük buzulu A68'in parçalanarak eridiği ve artık uydular üzerinden yapılan gözlemlerde görülmediği bildirildi.  Diğer taraftan bu koca kütle zaten son 3 yıl içerisinde 1800 kilometre erime göstermişti. A68'in artık izlenemeyecek olması, bizi küresel ısınma gerçeği ile bir kez daha yüz yüze getirdi. Dünyanın sonunu getiren etkenlerin en büyüğü insanoğlunun, bu geri dönüşü olmayan evirilmeye nasıl bir karşılık bulacağı merak konusu.

"Küre"cek suyumuz ısınıyor...

Su kaynakları gün be gün tükenmeye devam ediyor. Yağışlardaki azalma, bununla birlikte buharlaşmanın çoğalması, kuraklıkla bizi yüz yüze getirdi. Elimizde tuttuğumuz her şeyin üretim aşamasında su kullanılıyorken ve en küçük detayın üretimi bile suya ihtiyaç duyuyorken, buzulların erimesi de su kaynaklarına ulaşımı gün geçtikçe  imkansız hale getiriyor. Erimelerin artması su seviyelerini yükseltirken, tuzlu su ile karışan içilebilir su  avuçlarımızdan kayıp gidiyor. Suların artık yok oluyor olmasıyla beraber, önümüzdeki bir kaç yüz yıl içerisinde insanlar su savaşı senaryolarını bile gerçekleştirecek oksijeni bulamayacak. Bazı bilim insanları buzulların erimesinin küresel ısınma ile ilgisi olmadığını söylüyor ama bu hipotez pek de inandırıcı gelmiyor. Dünyayı küstürdük. 4,54 milyar yaşında olan dünya, yaklaşık 7000 yıldır insanlığın bencilliği ile mücadele ediyor.

"Küre"cek suyumuz ısınıyor...

Bir diğer açıklama da Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinden geldi. Guterres, "Bu yıl eylem planı olmalı" dedi ve yeşil ekonomiye geçişin önemine dikkat çekerek, 2020'nin sanayi öncesi döneme göre, 1,2 santigrat derece daha sıcak olduğunu ifade etti. 2020 yılının şimdiye kadarki en sıcak yıl olduğu gerçeği bir yanda, küresel ısınmanın sonucu olan, seller, şiddetli rüzgarlar ve sıcaklığın diğer sonuçlarından olan yok edici orman yangınları dünyayı ele geçirdi. 2015 yılından sonra ısınma, her yıl artarak devam ediyor. Isınmadaki bu artış önümüzdeki senelerde büyük problem olmaya devam edecek.

"Küre"cek suyumuz ısınıyor...

Yıllardır bu konuyla ilgili süregelen araştırmalar, küresel ısınmanın neden olduğu sorusuna cevap arıyor. Hemfikir olunan sonuç ise; küresel ısınmanın devamında, iklim değişikliklerini getirmesi oluyor. Bu değişimin sonucu  olarak da kuraklık, çölleşme, yağışlarda dengenin bozulması ve düzeninden sapması; seller, tayfun, hortum gibi meteorolojik olaylar kaçınılmaz oluyor. Diğer yandan da nüfus artışına bağlı olarak toprak kullanımının artması, sanayileşme, araçların yoğun olarak kullanımı sonucu oluşan egzoz gazları, fosil yakıtlar, ısınmada kullanılan yakıtlar ve sera gazlarındaki artış, küresel ısınmanın en önemli nedenleri olarak karşımıza çıkıyor.

"Küre"cek suyumuz ısınıyor...

Hayvan türlerini tehdit eden, hatta insan geninde belirgin değişiklikler ortaya çıkaran küresel ısınmanın en önemli sonucu olan iklim değişikliği; Türkiye'nin de sıcaklık dengesini belirgin düzeyde değiştirdi. Yakın zamanda yayınlanan İstanbul ile ilgili sıcaklık raporu, son yüz yılda ortalama sıcaklığın, 1,5 derece arttığını gösteriyor. Rakam olarak dikkate değer gibi görünmese de içeriğinde müthiş bir farklılık barındırıyor. Nitekim bu artış dünyada buzulların erimesini hızlandırdığı gibi, sıcaklığın da hissedilir derecede artışını gösteriyor. Bunun diğer bir anlamı da sıcaklık artışı 2 dereceye çıkarsa ki, önümüzdeki 50 yıl içerisinde beklenen rakam bu oranda, kuraklık, su kıtlığı ve çölleşme başlayacak.

"Küre"cek suyumuz ısınıyor...

Kutup bölgelerindeki tundra bitki örtüsünde bulunan bitkilerin yavaş yavaş yok olmaya başlaması o bölgede yaşayan canlıların da yok olduğunun göstergesi. Diğer yandan sıcaklık artışlarının sonucu kopan buzulların erimesi, dünyada deniz su seviyelerini yükseltecek ve sonuç olarak da deniz seviyesinde kurulan kent ve ülkeler sulara gömülecek. Avrupa'da Hollanda, Venedik, Londra bu tehlikeyle karşı karşıya olan ünlü yerleşim yerleri. Sulara gömülecek toprak parçaları arasında Miami, New York, Sindey, Shanghai, Buenos Aires gibi dünyanın bir diğer önemli kentleri de yer alıyor.

Uzmanlara göre şu anda küresel ısınmanın boyutu emsalsiz. Bölgesel sıcaklık trendlerinin değişimini inceleyen araştırmacılar, gezegenin yakın zamandaki iklim geçmişinin kapsamlı bir çizelgesini hazırlamak için, modern sıcaklık ölçümlerinden, ağaç halkalarından, çökeltilerden ve mercan resiflerinden elde edilen yaklaşık 700 sıcaklık göstergesini içeren verileri kullandı. Çıkan argümanlara göre, bu çağdaki kadar keskin değişiklikler geçmişte görülmedi. Sanayi ve teknolojinin sonucu oluşan fosil yakıtların ve sera gazlarının bu durumun hızındaki etkisi asla yadsınamaz. Anlaşılan o ki; teknoloji ve yapay zeka her geçen gün ilerliyor derken dünyanın suyunu ısıttığımız gerçeğini göz ardı ediyoruz.

"Küre"cek suyumuz ısınıyor...

 

Küresel ısınma endişesi, dünya çapında artan sıcaklık değerleri, dünya gündeminde büyük bir yer kaplıyor. Edinilen sonuçlarda en çarpıcı sonuçlardan biri de eskiden 25 yılda değişen iklim olaylarının şimdi 5 yılda bir olduğunu göstermesi oldu. Yağış miktarı her ne kadar aynı olsa da kurak dönem eskiye nazaran daha uzun sürüyor. Birbirini takip eden yağışsız günlerin sayısının artması, kuraklığın artık dönemsel olarak yaşandığını gösteriyor. Mevsimler yer değiştirdi, yaz mevsiminin uzun sürmesi ilkbahar ve sonbahar süresinin daha ileriye itiyor.

"Küre"cek suyumuz ısınıyor...

İnsan eylemi sonucu oluşan küresel ısınma problemi insan eliyle pek de düzeleceğe benzemiyor. Bireysel olarak alacağımız sorumluluklar artık bu saatten sonra kuraklığın ve bunun sonucu olan susuzluk tehlikesine yakalanmamızın süresini biraz daha uzatacak. Bizden sonraki nesile nasıl bir yer bıraktığımız ortada. Onlar yapay zeka ve kapsüller içerisinde bilim-kurgu hayatlarını yaşayacaklar belki; ama şimdi bizim için, yaşarken düzenin içerisindeki değişim yüreğimizi ağzımıza getiriyor.

Yani demem o ki her şeyden öte bir gerçek var ki; "Buzullar 'arz'a arz ederek yok oluyor...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sima Güleser Polat Arşivi