YENİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI…
Eğitim hayatı 2021-2022 eğitim öğretim döneminde yüz yüze ve tam zamanlı olarak tüm kademelerde başlıyor. 1 Eylül’den itibaren okul öncesi ve ilkokul 1. sınıflar için okula uyum süreci başladı. Son 1,5 yılını salgının olumsuz sonuçları ile geçiren öğrenciler, alınan önlemler çerçevesinde bir bütün olarak okul hayatlarına kaldıkları yerden devam edecekler.
Geçtiğimiz yaz sonu kuralsız tatilin bedelini ilk olarak öğrenciler ödemişti. Üniversiteler ise neredeyse hiç açılamadı. Bu yıl da hepimiz tecrübelerimiz doğrultusunda aynını yaşamaktan korkuyoruz bir de virüs hal değiştirip daha tehlikeli bir durum aldı. Toplum olarak ne kadar bununla yaşamaya alışmış gibi görünsek de Delta varyantını çevremizi bir bir görmeye başladık.
Okullarda PCR testi zorunluluğu haftada iki kez olarak belirlendi. Bu servis hizmetini yapacak olan şoförler için de geçerli. Bu yöntemin altında net olarak yatan aşıya teşvik var; zira haftada iki defa PCR yaptıracak düzeni, kendimden pay biçerek söylüyorum, bulmak oldukça zor olacak. Ki aşı olmak öğrencilerin sağlığı için oldukça yerinde bir karar olacaktır.
Diğer yandan “Aşı meselesi” ciddi bir hal almaya başladı. Bir yandan aşı tereddüdü bir yandan da aşı yaptıranların yaptırmayanlara karşı tereddütlü yaklaşımı, sadece eğitimi değil toplumun her kitlesini etkilemeye başladı. Aşıdan yana olan bir vatandaş olarak yaptırmak istemeyenlerin gerekçelerine saygım var; ancak aşı ya da başka bir sebep her ne ile kazanılması gerekiyorsa toplum bağışıklığı kazanılması şart.
Geçtiğimiz yıl ilkokul birinci sınıfa başlayan çocuklar neredeyse hiç okula gitmeden şimdi ikinci sınıf oldular. Evden eğitim almanın kolay yanlarını öğrenerek eğitimleri başladı bakalım bu sene nasıl bir alışma süreci yaşayacaklar. Uzaktan eğitimin zor yanları elbette var ancak bu süreçte çocuklarda oluşması gereken zaman yönetimi ve sorumluluk bilinci maalesef eksik olacak.
YKS sonuçları da bu hafta başında açıklandı. Öğrencilerin neredeyse yüzde 86'sı bir yere yerleşti ve ek yerleştirmeye ek olarak bir tercih hakkı daha sunuldu. Bizim zamanımızda bu kadar yüksek oranlarda kazanma söz konusu değildi. Her ile açılan üniversitelerin bunda etkisi oldukça büyük ama yadsınamayacak bir gerçek var ki; üniversite eğitim oranı yükseldikçe istihdam da alan daralıyor. Bu ters orantı kendi başında ülkemizin en müzmin konusu. Diğer yandan kazanma oranlarının bu kadar yüksek olması aklıma bizim zamanımızın ÖSS sınavlarını getirdi. Mağdurduk hepimiz. Defalarca sınava girmek o dönemde normalleşmişti. Nerede hata yaptığını bilemeyen, gece gündüz ders çalışıp yine de “belli lise mezunlarının” istedikleri alanlara yerleştirilmiş olduğunu gören travmatik çocuklar olarak yaşam mücadelesi vermeye devam ediyoruz. Demem o ki, şimdiki çocuklar hem şanslı hem de o şansın getirdiği sonuç olarak harika ve bilinçliler. Bazı meseleleri çözümlemeleri için ağır tecrübeler geçirmek zorunda kalmadan, zamanları ellerinde eğitim fırsatlarını değerlendiriyorlar. Bizim ise zar zor elde ettiklerimizi elimizde tutma korkumuz hala devam ediyor. Aman ha hayat vurma bu yandan bizi! Eğer ders çalışmaya vakit ayırabilirsem aslında, aklımın bir köşesinde kalan bölümü önümüzdeki yıl kazanabilirim sanki ha? Hiçbir şey için geç değil… Tüm öğrencilere eğitim hayatlarında huzur ve istikrar diliyorum…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.