Eda Nur Harputlu

Eda Nur Harputlu

Geçmişin yükleri ile anne babalık

Geçmişin yükleri ile anne babalık

Sorulduğunda hemen her anne baba çocuklarının sağlıklı, mutlu ve başarılı olmaları yönündeki dileklerini dile getirir. Fakat her zaman davranışlarıyla bu duruma katkı sağlayamaz. Çünkü ebeveynlik zordur ve bir çocuğun yetişmesine eşlik eden anne ya da baba kendine dair pek çok parçayla karşı karşıya kalır. Bu parçaların içinde bazen gerçekleşmemiş hayaller, anlaşılmamışlıklar, yarım bırakılanlar vardır bazen de dillendirilememiş bir öfke, hüsran ya da korku… Örnekler çoğaltılabilir elbette. Fakat burada asıl dikkat çekmek istediğim kısım geçmişin bugünle nasıl bir birbirine karıştığı. Bakınız birkaç tanıdık hikaye…

Ayşe annesinden arkadaşıyla sinemaya gitmek için izin istedi. Annesi sözünü bile tamamlamasına izin vermeden, -Otur oturduğun yerde! Ne işin var sinemada!?- diyerek hem beden dili hem ses tonuyla sert bir tepki verdi. Ayşe şaşırdı. Anlamlandıramadı bu tepkiyi ve öfkelendi.

Ali matematik dersinde 70 puanın üzerine çıkamıyor diğer derslerinde oldukça başarılı ama babası -Matematiği zayıf, bizim oğlan da kafasız çıktı.- yorumunu yapıyor. Ali babasını hayal kırıklığına uğrattığı için hem üzülüyor hem de diğer konularda görülmeyen başarısı için hayal kırıklığı yaşıyor.

Zeynep henüz 3 yaşında. Merak ettiği çok şey var ama annesinin çok işi var babası da daima yorgun. Oyun girişimleri sıklıkla ekran başında sonuçlanıyor. Ailesi zaman zaman -Zeynep telefona çok düşkün sürekli sıkılıyor başka bir şey kabul etmiyor- yorumlarını yapıyor. Zeynep bu konuşmaları duydukça durumunu daha da içselleştiriyor. Ekran dışındaki dünyanın çok sıkıcı olduğuna karar veriyor.

Ahmet Bey, ailesi için gece gündüz çalışıyor. Karısı ve çocuklarının hiçbir eksiği olmasın istiyor. Fakat hayat zor. Eve gelebildiği zamanlarda çok sevdiği ailesine zaman ayırmak için bütün enerjisi tükenmiş oluyor. Ahsen Hanım, çocuklarını çok seviyor eşinin çalışkanlığını takdir ediyor. Fakat zaman zaman yalnız hissediyor. Çocukları büyüyor, ihtiyaçları değişiyor, ev işleri hiçbir zaman azalmıyor. Hangisine yetişmesi gerektiği konusunda bocalıyor. Yetersiz hissediyor. Anne babaları hem bu kadar yorgun hem de kaygılı olunca çocuklar da her geçen gün ebeveynleri ile olan paylaşımlarını azaltıyor.

Örnekler tanıdık geldi mi? Ayşe’nin annesi; korkusunu, Alinin babası; yetersizlik duygusunu taşıyor evladına farkında olmadan. Zeynep’in ailesinde çocuğun ihtiyacı hiç tanımlanmıyor. Aile davranışlarıyla onu yönlendirse de bunu fark edemeyip tercih 3 yaşındaki Zeynep’inmiş gibi davranıyor. Ahmet Bey ve Ahsen Hanım, muhtemelen yine geçmiş hayatlarına benzer bir sistemi bugüne taşıyor. Şu anki aileleri ile büyüdükleri aile arasındaki benzerlikleri sorduğumda anne babalar genelde çok farklı olduğunu ve çocuklarına çok daha iyi şartlar sunduklarını söylüyor ilk etapta. Süreç ilerlediğindeyse durumun tam da böyle olmadığını bazı duyguların, davranış kalıplarının içinde sıkışıp kaldıklarını keşfediyorlar. Tabi konu üzerinde düşünecek kadar enerji ve zaman varsa.

Çocuklar ve gençler destek almak için aileleri aracılığıyla ya da doğrudan başvurduklarında yaşadıkları sorun her ne olursa olsun altında çok sayıda bir birine karışmış duygu ve düşünce oluyor. Bunların önemli bir kısmı ise çocuğun hissettiği değil çevresindeki kişi ve olaylar dolayısıyla yüklendiği duygular. Bazıları durumun bir parça farkında ve ne yaşadığını anlamaya çalışıyor. Bazıları ise çoktan kendini ailenin kötüsü, yaramazı, sorumsuzu, tembeli olarak etiketlemiş karakterinin böyle olduğunu düşünüyor ve ailenin endişe duyduklarına adım adım kaderiymişçesine ilerliyor. Uçaklarda yapılan anonsu hatırlamak da fayda var -oksijen maskesini önce kendinize sonra çocuğunuza takın.- Ebeveynlerin çocuklarına doğru destek sağlayabilmesi için önce kendisine bakım vermesi şart. Ancak hayattaysak hayat enerjisi verebiliriz. Saçını süpürge etmeler, saymakla bitmez kocaman fedakârlıklar olanlar karşısında sadece birer teselli hareketi. İşlerin gerçekten yoluna girmesi için anne-baba olarak önce kendi yaralarımıza bakma cesaretini göstermemiz gerekiyor. Çocuklarımız yetişme evresinde bize emanet olan birer insan. Bizden başka insanlar. Her insan bulunduğu çevreden yetiştiği sistemden etkilenir, esinlenir fakat onu dünyaya getirenlerin birebir yansıması değildir. Ebeveynlik yolculuğunda enerjinizin tükendiğini hissediyorsanız. Durun, dinleyin ve kendi zorluklarınızı çocuğunuzun yaşadıkları ile ayrı bir yere koyun. Dağ gibi görünen problemleri ikiye böldüyseniz şimdi çözüm konusunda ne kadar sorumluluk alıp neler yapabileceğinize bakın. Pratiğiniz yoksa bu adımlar zor hatta bazen anlamsız gelecek ama niyetinize odaklanın. Çocuklarınız için dilekleriniz neydi? Sağlıklı, mutlu, başarılı olmaları mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Eda Nur Harputlu Arşivi